ATASÖZLERı
A
Abdal düğünden,çocuk oyundan usanmaz: Abdal işsiz güçsüz olduğundan,çocuk da gelecek düşüncesi olmadığından her ikisi de eğlence ve oyunu çok sever.
Acele işe şeytan karışır: Hesapsız,acele ile girilen işlerden zararlı çıkılır.
Acı patlıcanı kırağı çalmaz: ışe yaramayan bir kimsenin bozulacak bir şeyi de yoktur. Bu nedenle zararlı etkenler ona tesir etmez.
Acıkan doymam,susayan kanmam sanır: Bir şeyin yokluğunu uzun süre çeken kimse o şeye kavuşsa da elindekinin kendisine yetmeyeceğini sanır.
Aç ayı oynamaz: Bir kimseden görev bekleniyorsa önce onun geçimini sağlamak gerekir.
Aç tavuk rüyasında darı görür: Yoksul kimse,işsizlikten hayallere dalar ve kendisini çok zengin bir yaşantı içinde hayal eder.
Açtırma kutuyu söyletme kötüyü: Karşımızdakini kızdıracak sözler söylersek,o da bizimle ilgili kötü durumları ortaya çıkarır.
Adamın iyisi iş başında belli olur: Kişinin gerçek değeri işindeki başarısı ve çalışmasıyla,çevresindekilere karşı davranışlarıyla ölçülür.
Ağaç yaprağıyla gürler: ınsan akrabaları ve arkadaşlarıyla varlığını gösterir,önemli işler başarır.
Ağaç yaşken eğilir: Ağaca daha yaşken istenilen şekil verilebildiği gibi çocuk terbiyesinede küçük yaşta başlanmalıdır.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler: Hakkını aramayan,aramasını bilmeyen kimsenin işi görülmez.
Ak akçe kara gün içindir: Kazancımızın bir kısmını,kötü günlerin gelebileceği düşünerek,saklamalıyız.
Akıl akıldan üstündür: Önemli konularda başkalarının düşüncelerini sormakta yarar vardır. Çünkü bizim düşünemediğimizi bir başkası düşünebilir ve bizi aydınlatabilir.
Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır(Deli dostun olacağına akıllı düşmanın olsun: Akılsız kimse dostu için iyilik düşündüğü halde yaptığı işin kötülüğünü bilmeden dostuna zararlı olabilir. Halbuki düşmana karşı tedbirli olduğumuz için,düşman akıllı da olsa,bize zarar veremez.
Akıl para ile satılmaz: Akıl kişilere Allah tarafından,doğumla birlikte bahşedilen bir nimettir. Sonradan kazanılması ya da para ile satın alınması mümkün değildir.
Alet işler el övünür: Bir kimse,ne kadar usta olursa olsun,gerekli aletleri yoksa işinde başarılı olamaz.
Altının kıymetini sarraf bilir: Bir şeyin değerini ancak o konudaki uzmanlar bilir.
Alışmış,kudurmuştan beterdir: Herhangi bir şeye alışan kişi,bu alışkanlığından kolayca vazgeçemez.
Altın pas tutmaz: şerefli,temiz insana hiç kimse leke süremez.
Arı,bal alacak çiçeği bilir: ışini bilen kimse,nereye başvuracağını,istediğinin nereden gerçekleşeceğini bilir.
Ateş düştüğü yeri yakar: Bir acıyı,onu çekenden başkası tam anlayamaz,ya da aynı ölçüde üzülemez.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz: Küçük de olsa kimi belirtiler önemli olayların habercisidir.
Ava giden avlanır: Başkasına zarar vermek için yola çıkan kişi,kendi yaşamını da tehlikeye atmış olur.
Ayağını yorganına göre uzat: ınsan giderini gelirine göre uydurmalı,gelirinden fazlasını harcamamalıdır.
Aç,elini kora sokar(Aç köpek fırın deler): Aç insan yiyeceğini bulmak için her türlü tehlikeye hazırdır.
Açık yaraya tuz ekilmez: Yeni acısı bulunan kimsenin üzüntüsü bazı söz ve davranışlarla arttırılmamalıdır.
Açılan solar ağlayan güler: Hiçbir durum olduğu gibi kalmaz,tersine döner. Üzüntüler mutluluğa,mutluluklar üzüntüye...
Adama dayanma ölür,ağaca dayanma kurur: Hiçbir destek sürekli olmaz,bunun için insan yapacağı işte başkalarının desteğine güvenmemeli,yalnız kendi gücüne dayanmalıdır.
Adamın yere bakanından,suyun sessiz akanından kork: Düşünce ve duygularını açıkça söylemeyen insan,yavaş akan suya benzer,derin ve tehlikelidir.
Ağacın kurdu içinde olur: Bir toplumu yıkan öğeler sinsi sinsi içerden çalışırlar.
Ağaç,meyvesi olunca başını aşağı salar: Faydalı eser veren erdemli ve bilgili insanlar,kimseye yüksekten bakmaz,alçak gönüllü olurlar.
Akacak kan damarda durmaz: Kişi,bir zarara uğrayacağını bile bile,bir işin üstüne gidiyorsa,artık bundan zarar görmesi kaçınılmazdır.
Akan su yosun tutmaz: Çalışan kimse daima yararlı işler yapar,tembel tembel oturan iş yapma yeteneğini kaybeder.
Akıl kişiye sermayedir: Bütün işlerde en büyük etken akıldır.
Akıl için yol birdir: Bütün sorunların çözümünde doğruyu bulmak için bir tek yol vardır. Diğer yollar insanı yanlış sonuca götürür.
Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını beğenmiş: ınsan daima kendi düşünce ve davranışlarını üstün görür.
Akıl yaşta değil baştadır: Yaşlı insanlar her zaman çok akıllı olmayabilir ve doğruyu düşünmeyebilir. Gençler, bazen yaşlılardan daha iyi düşünebilir, daha doğru kararlar alabilirler.
B
Baba eder oğul öder(Baba koruk yer,oğlunun dişi kamaşır): Babanın yaptığı kötü işin sıkıntısını oğlu çeker.
Baba malı tez tükenir,evlat gerek kazana(Hazıra dağ dayanmaz): Baba malına güvenip çalışmamak,para kazanmamak yanlıştır. Çünkü hazır bir gün tükeniverir. Baba malının kıymeti de bilinmez. Bunun için en doğru olan;herkesin çalışıp alın teriyle kazanmasıdır.
Babanın sanatı oğula mirastır: Baba mesleği genellikle çocuklarınca sürdürülür. Buda onlar için atalarından kalan bir mal,mülk gibi miras sayılır.
Baba oğluna bir bağ bağışlamış,oğul babaya bir salkım üzüm vermemiş: Babalar çocukları için büyük özveride bulunup her şeyi yaparlar ama çocuklar babaları için küçük fedakarlık bile yapmazlar. Babanın kıymetini bilmez,ona gereken değeri vermezler.
Babasından mal kalan merteği içinden bitmiş sanır: Kendi emeği ile çalışıp kazanarak değil de babadan miras yoluyla mal ve servet elde edenler,bu mal ve servetin ne güçlüklerle kazanıldığını bilmezler. Buna gereken değeri de vermez,savurganlık yaparlar.
Baca eğride olsa duman doğru çıkar: Doğuştan doğru ve dürüst bir kişiliğe sahip insanlar,sonradan ne kadar kötü ve bozuk bir ortama girseler de,doğruluk ve dürüstlüklerini kaybetmezler.
Bağa bak üzüm olsun,yemeye yüzün olsun: Bir kişi istediği şeyi elde etmek için üstüne düşeni yapmalı,fedakarlıktan kaçınmamalıdır. Hazıra konarsa istemeye yüzü de olmayacaktır.
Bağ bayırda,tarla çayırda: Her şey kendisi için iyi olan ortamda verimli olur ve yetişir. Değişik ortamlarda istenen verim ve kalite sağlanamaz.
Baht(akıl)olmayınca başta,ne kuruda biter ne yaşta: Bir insan,talihsiz ve akılsız olursa bütün işleri ters gider ve hiç olumlu sonuç alamaz.
C
Cahile söz(laf) anlatmak,deveye hendek atlatmaktan zordur: Bilgisiz ve anlayışsız insanlara bir şeyler anlatıp öğretmek çok zordur.
Cahilin dostluğundan alimin düşmanlığı yeğdir(Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır): Görgüsüz ve cahil dostumuz olacağına,bilgili,zeki ve anlayışlı düşmanımızın olması daha iyidir. Hiç olmazsa ona bir şey anlatıp düşmanlıktan vazgeçirebiliriz. Ama cahil insana hiçbir şey anlatılıp,öğretilemez.
Cambaz ipte,balık dipde gerek: Herkes işinin gereğini yapmalı ve başka işlerle uğraşıp karışmamalıdır. Ancak kendi konusunda bilgili olanlar,kendi alanıyla ilgili işlerde başarılı ve verimli sonuç alabilir.
Cemaat ne kadar çok olsa,imam gene bildiğini okur: Bir toplulukta istek ve eğilimler ne olursa olsun,o topluluğun başındaki kişi yine de bildiği gibi ve kendi isteğine göre davranır. Çevrenin hiçbir etkisi olmaz. Çünkü söz sahibi ancak baştaki kişidir,onun dediği olur.
Cana geleceğine mala gelsin: Bir kişinin başına kötü bir şey,kaza,felaket ya da zarar gelecekse,canına geleceğine,mal ve eşyasına,parasına gelmesi daha iyidir. Çünkü;can gitti mi gelmez ya da zarar görürse çabuk iyileşmez. Ancak mal,zarar görse de,can sağlığı oldu mu,tekrar çalışıp kazanılabilir.
Can boğazdan gelir: Kişinin sağlığı,iyi beslenmesine bağlıdır. Sağlıklı ve kuvvetli olmak için,beslenmeye iyi dikkat edilmelidir.
Can,bostanda bitmez: ınsan,canının değerini bilmeli ve onu yıpratmamalıdır. Canını her türlü tehlikeden koruma
D
Dağ başında duman eksik olmaz: Toplumda, yüksek makamda olan kişilerle zenginlerin üzüntüleri, sıkıntıları, dertleri hiç eksilmez, zaman zaman da artar.
Dağ dağa kavuşmaz,insan insana kavuşur: Birbirini çok seven dostlar,arkadaşlar ayrılmak zorunda kalsalar da bir gün gelir tekrar kavuşurlar.
Damlaya damlaya göl olur: Küçük şeyler önemsizdir, diyerek azımsamak doğru değildir. Küçük şeyler bir araya toplanınca büyük bir varlık meydana gelir.
Davacın kadı olursa yardımcın Allah olsun: ışlenen suç, sizi yargılayacak kişiye karşı ise işiniz çok zordur.
Dağ başına kış gelir, insanın başına iş gelir: Dağ başında sürekli kış olduğu gibi, insanoğlunun da hayatında acı ve mutsuz günler,değişik sıkıntılar olabilir.
Davetsiz gelen döşeksiz oturur: Çağrılmadığı yere gidenler, orada yeterince ağırlanmayı da beklememelidir.
Deli deliden,imam ölüden hoşlanır: Toplum içinde yaşayan insanlar kendi dengi olan insanlarla konuşmaktan, kendine çıkar sağlayacak kişilerden hoşlanır.
Deliye her gün bayram: Deli, düşünmekten, ileriyi görmekten, etrafı ile bilinçli bir şekilde ilgilenmekten mahrum olduğu için, günleri dertsiz, sıkıntısız, üzüntüsüz geçer.
Demir tavında dövülür: Her işin yapılmasının en uygun zamanını bilmek ve kollamak lazımdır. Aksi halde yapılacak işte hatalar olması kaçınılmaz olur.
Doğru söz acıdır: Karşısındakinin yanlışlarını onun yüzüne vuranın sözü karşısındakine acı gelir.
Dost için çiğ tavuk yenir: Gerçek dostluk en sıkıntılı zamanlarda olur. ınsan dostu için her türlü sıkıntıya katlanır, her türlü fedakarlıkta bulunur.
Dostun attığı taş baş yarmaz: ınsanın dostu, kendisi hakkında, her ne kadar istemediği sözleri konuşsa, hareketleri yapsa da, bunun kendi iyiliği için olduğunu bilir ve üzülmez, gönül koymaz.
E
Ecel geldi cihane,baş ağrısı bahane: Kişinin çok önceden yazılmış bir alın yazısı vardır. Bunu değiştirmek elinde değildir.
Ecele çare olmaz: Hayatta her işin çaresi bulunabilir. ıçine düşülen durum umutsuzluğa sebep vermemelidir. Bir tek ölümün çaresi yoktur.
Eden bulur,inleyen ölür: Başkasına kötülük eden kimse en sonunda yaptıklarının cezasını çekecektir.
Eğri oturalım doğru konuşalım: Tavır ve hareketlerin doğru olması,kişiyi toplumda belli bir yere getirir. Doğruluktan ayrılmamak gerekir.
Ek tohumun hasını,çekme yiyecek yasını: Bir işten iyi sonuç almak isteyen kişi,temelini de sağlam atmalıdır.
Ekmek çiğnemeyince yutulmaz: Başlanılan bir işten çok iyi bir sonuç alınmak isteniyorsa gerekli olan çalışma yapılmalı,zahmete katlanılmalıdır.
El atına binen tez iner: Çalışmalarımızın başarılmasında araç ve gereçlerin bizim olmasının büyük önemi vardır.
El el üstünde olur,ev ev üstünde olmaz: Yaşamımızda birbirinin yanında bulunup uyum sağlayan pek çok şey vardır. Bu varlıklar birbirini tamamlayarak bütünü oluştururlar. Ancak iki ailenin bir evde oturması,pek çok sıkıntıya neden olması demektir.
El için kuyu kazan evvela kendi düşer: El,yani başkası için kötülükler yapmayı düşünen kimselerin başına önce bu kötülükler gelir.
El ile gelen düğün bayram: Toplumda yaşayan bir kimsenin başına sıkıntılar gelebilir. Bu,kişiyi üzüp rahatsız etmemelidir.
El mi yaman,bey mi yaman: Cemiyetlerde her zaman gücün o toplumu oluşturan bireylerde olması gerekir. Zaman zaman el değiştiren bu güç,soylu kişilere bile geçse sonunda muhakkak halka dönecektir,dönmesi gerekir.
F
Fakirlik ayıp değil tembellik ayıp: Yoksul olmak ve çalıştığı halde az para kazanmak utanılacak bir şey değildir. Fakat,tembellik sebebiyle çalışmamaktan dolayı yoksul olmak ve zenginde olsa çalışmamak utanılması gereken bir şeydir.
Fare çıktığı deliği bilir: Gizli bir iş yapmak için girişimde bulunan kimse yakalandığında ne yapacağını bilir ve kendini ele vermez.
Faydasız baş mezara yaraşır: Hayatta olan kişi çalışıp bir işe yaramalıdır. Çalışmıyorsa ve faydalı değilse,ölü insan gibidir.
Fazla mal göz çıkarmaz: Fazla mal kişiye zarar vermez. Bu nedenle fazla malın saklanmasında hiçbir sakınca yoktur. ıleride ihtiyaç duyulduğunda rahatça kullanılabilir.
Felek kimine kavun yedirir kimine kelek: Hayatta bazı insanlar mutlu,bazı insanlarsa ne kadar istemelerde,ne kadar uğraşsalar da mutsuzdurlar.
Fırsat her vakit ele geçmez: Bir insanın eline fırsatlar her zaman geçmeyebilir. Bu nedenle eldeki fırsatı iyi değerlendirmelidir.
Fukaranın düşkünü,beyaz giyer kış günü: Elinde imkan varken iyi giyinen kişi,imkan gittikten sonra kötü giyinmeye başlar. Vaktiyle toplumda değerli olan kişi itibarını ve zenginliğini kaybedince herkesin yadırgadığı ve alay ettiği işler yapar.
Fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar: Yoksul insanların şansı az olur. Öyle ki,elinde çok parası bile olsa,zengine göre daha az gelir getirir.
G
Gambaz olmasa tilki pazarda gezer: Gizli ve sakıncalı iş yapanlar,şikayet edilip yakalanacaklarından korkmasalar,hiç utanıp sıkılmadan bu işleri açıktan yaparlar.
Garibe bir selam, bin altın değer: Yabancı bir yerde yalnız olan kimseye karşı gösterilecek küçük bir ilgi ve hatır sorma,onun için en büyük zenginlik,iyilik ve sevinç kaynağıdır.
Garip kuşun yuvasını Allah yapar: Garip ve yoksul insanlara Allah daima yardım eder,onları çaresiz bırakmaz.
Gavura kızıp oruç yenmez: Bizimle ilgili olmayan herhangi bir söz ve davranışa aldanıp kızarak çok önemli işlerimizi aksatıp yapmamak yanlıştır.
Geç olsun da güç olmasın: Amaçlarımıza ve istediklerimize kavuşmak zor ve hiç olmamaktansa geç olması önemli değildir. Önemli olan amacımızın gerçekleşmesidir.
Gelene git denilmez: Kendiliğinden gelen güzel şeyler geri çevrilmez ve kabul edilir. Kendiliğinden gelen misafir de geri gönderilmez.
Gelen geçer, konan göçer: Dünyada hiçbir şey aynı kalmaz. Her şey sık sık değişir. ınsanlar da bazen mutlu, bazen de mutsuz olabilirler. Hiçbir insan dünyada ebedi değildir. Bir gün mutlaka ölecektir.
Gelen gidene rahmet okutur(Gelen gideni aratır): Beğenmediğimiz kişiler işten çıktıktan sonra, yeni gelen kişi eskisinden daha kötü olur ve eskisini arar duruma geliriz.
Gem almayan atın ölümü yakındır: Dik başlı, şımarık ve hırçın kişilerin davranışlarının cezasını çekmeleri mutlaktır. Bu davranışlarının cezasını mutlaka görürler.
Gemisini kurtaran kaptandır: Çalışkan ve yetenekli insan en zor durumda ve karışık bir ortamda bütün güçlükleri yenerek işini başarıyla sonuçlandırabilir. Herkes zor durumlarda kendi başının çaresine bakar, başkalarıyla ilgilenmez.
Gençliğin kıymeti ihtiyarlıkta bilinir: ınsan gençliğinde zamanını iyi değerlendiremez. Yaşlanınca bunun farkına varır ve üzülür, pişman olur. Fakat artık yapacak hiçbir şeyi yoktur. Giden gençliği geri gelmeyecektir. Sağlık için de aynı şey geçerlidir. ınsan sağlığının kıymetini hastalanınca daha iyi anlar.
H
Haberi verenden alan uz gerek: Bir kişi sonucunu bilmediği haberi ve sözü sadece anlatır. Bu haberden ve sözden bir sonuç çıkarmak dinleyenin mantığına bağlıdır.
Haklı söz haksızı Bağdat'tan çevirir: Doğru ve inandırıcı söz, yanlış yolda çok ileri gitmiş kişiyi bile düzeltebilir.
Hak yerde kalmaz: Bir insanın hakkı çiğnenemez. Er geç mutlaka emeğinin karşılığını alır.
Hak yerini bulur: Bir anlaşmazlığı her zaman haklı olanlar kazanır. Bu, gecikse bile suçluların cezalandırılması ve haklıya hakkının verilmesi gerçekleşecektir.
Hal halin yoldaşıdır: Aynı durumdaki insanlar birbirlerinin halinden daha iyi anlarlar ve birbirlerine daha çok yardımcı olabilirler.
Hamala semeri yük olmaz: Bir insanın kendi yaptığı iş ve aldığı sorumluluk ağır gelmez. Çünkü o insan bundan bir yarar sağlayacaktır.
Hamama giren terler: Bir işin yapılması sıkıntı ve fedakarlık gerektiriyorsa ve o iş kesin yapılacaksa bu sıkıntı ve fedakarlığa katlanmak gerek.
Harman döğen öküzün ağzı bağlanmaz: Hizmetinden yararlandığımız kişilerin, bize kazandırdıklarından faydalanmasına izin vermeliyiz.
Harman yel ile düğün el ile: Her işin yapılması bir takım şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Bu şartlar oluşmadan o işi yapamayız.
Hasta ol benim için öleyim senin için: Bir kişi kendisi için iyilik yapıp fedakarlıkta bulunan kimseye, zamanı gelince daha büyük iyilik ve yardım yapar.
Hastalık sağlık hepsi bizim için: ınsanlar için sağlık kadar hastalık da olağan bir şeydir. Bu nedenle hastalanmadan tedbir almalı ve sağlığımıza dikkat etmeliyiz. Hastalanınca da üzülmemeli, moralimizi yüksek tutarak çaresini aramalıyız.
I
Irmak kenarına çeşme yapılmaz: Aynısından var olan bir şeyden veya aynı işi yapan bir kişinin bulunduğu bir yerde, gereksiz yere iş kurmak ve o şeyi bulundurmak, boşuna yorulmaktır.
Irmaktan geçerken at değiştirilmez: Bir işi yaparken, kullanılan yöntemden başka bir yönteme geçmek veya işin başında bulunan kişiyi değiştirmek daha büyük başarısızlıklara neden olur.
Isıracak it dişini göstermez: Kötülük yapacak olan kişiler, bunu önceden hiç belli etmez ve gizlice yaparlar.
Isıramadığın eli öp başına koy: Yenemediğimiz düşmana hoş görünerek, kötülüklerinden kendimizi korumalı ve tedbirli olmalıyız.
Isırgan ile taharet olmaz: ıyi bir iş yaparken kötü ve zararlı araçlar kullanılmaz. Kötü kişilerden iyilik yapmaları beklenmemelidir.
Isırgan, ocağında biter: Kötü ve saldırgan insanlar, kötü ve saldırgan bir çevreden yetişir.
Islanmışın yağmurdan kokusu olmaz: Önceden belli şeylerden zarar görenler, aynı şeylerin tekrar kendilerine zarar vermelerinden korkmazlar. Çünkü alışmışlardır.
Işığını akşamdan önce yakan, sabaha çırasında yağ bulamaz: Bir şeyi gereksiz yere çok israf edip savurganlık yapanlar, gerektiğinde kullanacak hiçbir şey bulamaz ve yoksulluk içinde büyük sıkıntı çeker.
Irak yerin haberini kervan getirir: Uzak yerlerle ilgili haberleşme ve iletişimi, bir aracı kullanarak sağlayabiliriz.
ı
ıki arslan bir posta sığmaz: Bir ülke ve toplumda iki kişi lider olmaz. Olursa, ikisi sürekli kavgalıdır ve birisi diğerini ortadan kaldırır.
ıki at bir kazığa bağlanmaz: Başına buyruk, sorumsuzca yaşamak isteyen iki kişi, aynı işte birlikte çalıştırılamaz, aralarında anlaşmazlık çıkar ve birbirlerini yok etmeye çalışırlar.
ıki baş bir kazanda kaynamaz: Düşünce ve kişilikleri ayrı olan iki insan, bir arada yaşayamaz ve birlikte bir iş üzerinde anlaşamazlar.
ıki cambaz bir ipte oynamaz: Kurnaz ve hileci iki insan, aynı ortamda ve aynı işlerde birbirleriyle anlaşamaz ve birisi diğerini aldatarak bir tek kendisi önder olmak ister. Bunun için de her türlü yola başvuracağından, her ikisi açısından da tehlikelidir. Çünkü birisi mutlaka zararlı çıkacaktır.
K
Kabul olmayacak duaya amin denmez: Olmayacak bir işe girişmek veya destek vermek boşuna bir uğraştır. Bile bile, böyle bir iş yapılmamalıdır.
Kanaat gibi devlet olmaz: Elindekilerle yetinmesini bilen kişi, yokluk ve darlık çekmez, bunlarla mutlu olur.
Kaçan balık büyük olur: ınsan, elden kaçırdığı küçük bir fırsatı gözünde büyütür; onun çok önemli olduğunu söyler durur.
Kara haber tez duyulur: Ölüm ,kaza, felaket gibi haberler, ilgili kimselerin kulağına çabuk yetişir.
Kaynayan kazan kapak tutmaz: ıçin için büyüyen bir olay, bir duygu, çok geçmeden patlak verir, duyulur.
Kaza geliyorum demez: Kaza, beklenmedik zamanda ansızın olur. Olacağı bilinse önceden tedbir alınır.
Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez: Büyük çıkar sağlanan yerden ufak tefek fedakarlıklar esirgenmemelidir.
Kedi, uzanamadığı ciğere pis der: Kişi, elde edemediği bir şeyi istemiyormuş, beğenmiyormuş gibi görünür.
Kel ilaç bulsa başına sürer: Kendi derdine çare bulamayan kişiden, aynı durumda olan başkası yardım beklememelidir.
Kel ölür sırma saçlı olur: Kişi, elinden giden önemsiz, kusurlu bir şeyi çok önemli, çok güzelmiş gibi anlatır.
Kendi düşen ağlamaz: Yalnış davranışı yüzünden zarara uğrayan kimsenin, bu durumdan yakınmaya hakkı yoktur.
Keskin sirke küpüne zarar: Çok öfkeli kişi, kendi sağlığını bozar, vücudunu yıpratır ve işlerini alt üst eder.
Kılıç kınını kesmez: Sert ve aşırı davranışlı kişilerin yakınlarına zararı dokunmaz.
Kır atın yanında duran ya huyundan, ya suyundan: Kişi, kiminle arkadaşlık ederse ondan etkilenir, huy kapar.
L
Laf lafı açar: Bir kimse çok fazla konuşursa, söylemek istemediği konulara da girerek yanlış davranışta bulunabilir.
Lafla peynir gemisi yürümez: Çok konuşup atıp tutarak yapılması gereken işler başarılamaz. Başarmak için o işle uğraşmak ve çalışmak, yorulmak gerekir.
Laf torbaya girmez: Ağızdan çıkan bir söz artık geriye çevrilemez ve gizli kalacak bir şeyse açığa çıkmış olur. Herkes onu bilir. Karşımızdakini üzücü bir söz ise, sonradan pişman olmak ve keşke söylemeseydim demek işin sonunu değiştirmez. Bu nedenle konuşmadan önce sözün doğuracağı sonuçları iyi hesap etmek gerekir.
Latife latif gerek: şakalar, kırıcı ve üzücü olmamalı, ince ve hoşa giden şakalar yapılmalıdır.
Leyleğin ömrü laklaka ile geçer: Saf ve tembel, konuşan insanların zamanı, gevezelikle ve boş konuşmakla geçer. Hiçbir işe yaramaz.
Lodosun gözü yaşlı olur: Lodos rüzgarı yağmur yağdırır.
Lokma çiğnenmeden yutulmaz: Her işin bir zorluğu vardır. Bu zorluklara katlanmadan, hiçbir iş başarılıp verimli sonuç alınamaz.
Lokma karın doyurmaz, şefkat arttırır: Bir kimseye verilen küçük hediyeler ve ziyafetler, o kişinin ihtiyacını karşılamak için değil, aradaki sevgi ve saygı bağlarını güçlendirmek içindir.
M
Mahkeme kadıya mülk değil: Hiçbir insan çalıştığı resmi kurumda ölene kadar kalmaz. Bir süre sonra bu işe başka insanlar getirilir ve kendisi ayrılır.
Mal insana hem dost hem düşmandır: Kişiye rahat bir yaşantı sağladığı için, malı dost sayılır. Fakat malına göz dikenler çok olacağından ve kişiyi kötü yollara düşürebileceğinden zararlı ve düşman olabilir.
Mal canı kazanmaz, can malı kazanır: ınsan. para ve mal sağlamak için, çok zengin olmak için, fazla çalışıp, canını tehlikeye ve sıkıntıya atmamalıdır. Sağlığına dikkat etmelidir. Sağlıklı olan kişi bir gün zengin olabilir ama sağlığı bozulursa yeniden sağlığına kavuşmak para ve mülk ile mümkün olmayabilir. Sağlığını korumak içinde malını harcamaktan kaçmamalıdır.
Mal canın yongasıdır: Mal, canın bir parçasıdır. Malına zarar gelen bir kimse, canından bir parça koparılmış gibi üzülür ve dertlenir.
Malı mala, canı cana ölçmeli: Bizim malımız ve canımız ne kadar değerli ve zarar gelmesini istemiyorsak, başkalarınınkini de öyle değerli görüp, zarar gelmesini istememeli ve zarar vermemeliyiz.
Malın iyisi boğazdan geçer: Kazanılan mal kullanılır ve işe yararsa, sahibince yenilebilirse bir değeri vardır. Hiçbir işe yaramıyor ve bir köşede saklanıyorsa, o malın bir değeri yoktur.
Mart ayı dert ayı: Mart ayında havalar sık sık değiştiğinden, insan çok çabuk hastalanır. Bu ayda insan kendini daha iyi korumalı ve sağlığı için daha dikkatli davranıp tedbirini almalıdır.
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yatırır: Mart ayında soğuklar çok sert olur. Odun ve kömürde azaldığından, evde ne bulunursa yakılmaya çalışılır.
Maşa varken elini ateşe sokma: Başkasına yaptırılabilecek tehlikeli işlere insan kendisi girmemelidir. Çok zarar görebilir ve pişman olabilir.
Mayasız yoğurt tutmaz: Çok para ve mal kazanabilmek için, bir şeyler elde etmek için, mutlaka az da olsa elimizde sermaye, mal olmalıdır.
N
Namazda meyli olmayanın kulağı ezanda olmaz: Bir insan yapmak istemediği işlerin ayrıntısıyla ilgilenmez ve bunlara fazla önem vermez.
Nasihat istersen tembele iş buyur: Tembel bir insana iş yaptırmaya çalıştığınızda yapmak istemez ve bizedeğişik yollar göstererek akıl öğretir.
Ne dilersen eşine o gelir başına: Bir kimse yakın dostları hakkında nasıl düşünürse, kendisi de bu düşündüğü gibi olur. Düşüncesi iyi ise iyi olarak, kötü ise kötü olarak karşılık görür.
Ne ekersen onu biçersin (Herkes ektiğini biçer): Bir kişi ne yaparsa bir gün bu yaptıklarının karşılığını görür. ıyilik yaparsa iyilik, kötülük yaparsa kötülük bulur. Ne kadar çalışırsa bu çalıştığının karşılığını alır.
Ne oldum dememeli ne olacağım demeli: Bir kişi içinde bulunduğu durumun sürekli aynı kalacağını düşünerek varlığına (zenginliğine) güvenmemeli, başkalarına hor bakıp, onları küçümsememelidir. ıleride kendisi de yoksul duruma düşebilir ve başkaları da onunla alay edebilir. Sağlığına da güvenip tedbirsiz davranmamalı, iyi beslenip mevsimine göre giyinerek soğuktan ve sıcaktan kendisini korumalıdır.
Nerde birlik orda dirlik: Aralarında düşünce birliği olup aynı duyguları paylaşan kişiler ve toplumlar daha rahat, huzurlu, birlik ve beraberlik içinde yaşarlar.
Nerde hareket orda bereket: Sürekli çalışılan yerde başarı, verim ve bereket çok olur, sıkıntı çekilmez.
Neren ağrırsa canın orada: Bir insanın rahatsızlığı ve hastalığı bedeninin neresinde olursa, ağrıyan yeri neresiyse, canıda orada kendini gösterir.
Ne verirsen elinle o gider seninle: Bu dünyada yoksullara ve ihtiyarlara, ihtiyacı olan insanlara yardım ve iyilik yapanlar, öbür dünyada (ahirette), bu iyiliklerinin karşılıklarını görürler.
Ne yavuz ol asıl, ne yavaş ol basıl: Ceza görecek şekilde çok aşırı ve saldırgan olmamalı, saldırgan davranışlara karşı da yenik düşecek şekilde yumuşak olmamalıdır.
Niyet hayır akıbet hayır: ıyi niyetle yapılan işin sonu hayırlı olur. Başarılı ve verimli sonuçlar alınır.
O
Olacakla öleceğe çare bulunmaz : ınsanın kaderinde var olan şeyler önlenemez. Ölümün de çaresi yoktur. Herkes bir gün mutlaka ölecektir.
Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar : Bir kişi zenginse istediği gibi yaşar, zenginliğin keyfini çıkarır. Fakat fakir ise, fakirliğin acısını sürekli çeker.
Ortak atın beli sakat olur : Her ortak, ortak maldan daha fazla yararlanmaya çalışacağı için bu mal çok çabuk yıpranır ve zarar görür.
Ot kökü üstünde biter : Bir çocuk, ailesinin genel durumu ve öğretmenlerinin davranışlarına uygun olarak, çevrenin de etkisiyle büyüyerek yetişir.
Otu çek köküne bak : Bir kişinin karakterini, duygu ve düşüncelerini doğru olarak öğrenmek için, o kişinin soyuna ve sülalesine bakmak gerekir.
Otuz iki dişten çıkan otuz iki mahalleye yayılır : Ağızdan çıkan bir söz, başkalarınca duyulur ve onlar tarafından da söylenerek her tarafa yayılır.
Ö
Ödünç güle güle gider, ağlaya ağlaya gelir : Ödünç verilen bir şey, önce her iki tarafı memnun eder, daha sonra geri istenildiğinde, iki tarafın arası bozulur. Çünkü ödünç verilen şey ya hiç alınamaz ya da yıpranmış olarak alınır.
P
Paça ıslanmadan balık tutulmaz : Hiç bir zaman zahmet çekilmeden ve fedakarlıkta buklunmadan bir şeye sahip olunamaz.
Para dediğin el kiri : Para fazla saklanamaz ve bir süre sonra harcanarak kullanmak zorunda kalınır.
Para ile imanın kimde olduğu bilinmez : Para ve iman herkese açıkça gösterilmez ve belli edilmez. Bu nedenle kimin ne kadar zengin ya da yoksul olduğu, kimin iyi ya da kötü olduğu anlaşılamaz.
.
R
Rağbet, güzel ile zenginedir : Güzel veya zengin olanlar her zaman ilgi görür, itibar edilir.
Rahat ararsan mezarda : Dünyada sıkıntısız ve tam olarak mutlu olmak mümkün değildir. Bazen mutlu bazen mutsuz olunabilir. Ancak ölünce bu dünyanın işinden gücünden ve zahmetlerinden kurtulmak mümkündür.
Rüşvet kapıdan girince insaf bacadan çıkar : Bir işde rüşvet alınıp veriliyorsa, adalet ve hak aranmamış olur. Yetkili insan, rüşvet verenden yana karar verir ve rüşvet veren kazançlı şıkarak haksızlık yapılmış olur.
S
. Sabır acıdır meyvesi tatlı : Her türlü zorluğa ve sıkıntıya karşı sabretmek çok güçtür ama sabrın sonunda da güzel sonuçlar vardır.
Sabırla, koruk helva olur, dut yaprağı atlas : Sabretmesini bilen insan, çok zor ve yapılamayacak gibi görünen işlerde bile başarılı olur. Ortaya çok güzel bir sonuç çıkar.
Sabreden derviş muradına ermiş: Bir işin gerçekleşmesi ve başarıya ulaşması çok zaman alabilir, çok zor gibi görünebilir. Ancak, sabredip azimle çalışan ve gayret eden kişi hedefine ulaşarak başarılı olur.
T
Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz: Tarlasını sürmeyen, çapalamayan, gübrelemeyen, ondan ürün bekleyemez. Bir işte çalışmayan kişi de o işten bir karşılık ve mükafat almaz.
Taş düştüğü yerde ağırdır (Taş yerinde ağırdır): Kişinin değerini en iyi bilenler, kendi çevresinde bulunanlardır. Onun için hatırı daha çok kendi çevresinde sayılır. Bir felaket ve zarar da kime gelmişse, onu üzer, başkaları fazla üzülüp etkilenmezler
U
Ucuz alan pahalı alır: Ucuz mal kötü maldır. Çabucak yıpranır ve kullanılamaz duruma gelir, yenisini almak gerekir. Bundan dolayı daha pahalıya mal olur.
Ucuzdur vardır illeti, pahalıdır vardır hikmeti: Bir mal ucuz ise, bu malın bir takım çürükleri, kaba, kullanışsız ve modası geçmişlik gibi veya bol bulunan bir şey olması söz konusudur. Pahalı olan bir malın ise sağlamlık, kullanış kolaylığı, yeni çıkmış olam ve az bulunma gibi nitelikleri olabilir. Alışverişte bütün bunlar gözönünde bulundurulmalıdır.
V
Vakit nakittir: Zaman para kadar değerlidir. Boşa geçen zamanlar, bir daha ele geçmemek üzere yitirilen bir hazinedir. Bunun için, zaman boşa harcanmamalı ve gereği gibi değerlendirilmelidir.
Vakitsiz öten horozun başı kesilir: Her söz yerinde ve zamanında söylenmelidir. Yeri ve zamanı iyi belirlenmeden konuşulan bir söz, büyük zararlara yol açabilir. Bu nedenle de uygun olmayan yer ve zamanda akla geleni söyleyen kişiler cezalandırılır.
Y
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar: Yalan söylemeye alışmış kimselerin yalanları günün birinde elbetteki ortaya çıkar.
Yalnız öküz çifte koşulmaz: ıki kişiyle yapılması gereken işler bir kişiyle yapılmak istenirse başarı sağlanmaz.
Yerin kulağı var: ıki kişi arasında konuşulan bir konu gizli olsa bile çevrede duyulabilir. Bu nedenle sır verilecek kimsenin ve yerin iyi seçilmesi gerekir.
Z
Zahmetsiz lokma yenmez: Boş durana kimse yardım etmez. Bir şey vermez. Sıkıntı çekilmeden, uğraşılmadan güzel sonuç elde edilemez.
Zararın neresinden dönersek kardır: Sürüp giden zararlı bir işten ne denli erken vazgeçersek daha sonra uğrayacağımız zararı o kadar azaltmış oluruz.
Zenginin malı züğürtün çenesini yorar: Zengin kimselerin malları, züğürt kimselerin sohbetlerinin konusu olur.
Zorla güzellik olmaz: Bir kimseye iyi, doğru ve güzel olmayan bir şeyi, zorla iyidir, doğrudur ve güzeldir diye kabul ettirmenin imkanı yoktur.
Zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günü: Eskiden güçlü ve paralı oldukları zamanlarda kibar ve zevkli giyinen insanlar, fakir düştüklerinde artık modaya ve mevsime uyarak giyinemezler.
Zora dağlar dayanmaz: Zor kullanan, baskı yapan kişilere, çok güçlü sanılan kimseler bile boyun eğerle
ındirmek için Ek'e Bakaınız....
A
Abdal düğünden,çocuk oyundan usanmaz: Abdal işsiz güçsüz olduğundan,çocuk da gelecek düşüncesi olmadığından her ikisi de eğlence ve oyunu çok sever.
Acele işe şeytan karışır: Hesapsız,acele ile girilen işlerden zararlı çıkılır.
Acı patlıcanı kırağı çalmaz: ışe yaramayan bir kimsenin bozulacak bir şeyi de yoktur. Bu nedenle zararlı etkenler ona tesir etmez.
Acıkan doymam,susayan kanmam sanır: Bir şeyin yokluğunu uzun süre çeken kimse o şeye kavuşsa da elindekinin kendisine yetmeyeceğini sanır.
Aç ayı oynamaz: Bir kimseden görev bekleniyorsa önce onun geçimini sağlamak gerekir.
Aç tavuk rüyasında darı görür: Yoksul kimse,işsizlikten hayallere dalar ve kendisini çok zengin bir yaşantı içinde hayal eder.
Açtırma kutuyu söyletme kötüyü: Karşımızdakini kızdıracak sözler söylersek,o da bizimle ilgili kötü durumları ortaya çıkarır.
Adamın iyisi iş başında belli olur: Kişinin gerçek değeri işindeki başarısı ve çalışmasıyla,çevresindekilere karşı davranışlarıyla ölçülür.
Ağaç yaprağıyla gürler: ınsan akrabaları ve arkadaşlarıyla varlığını gösterir,önemli işler başarır.
Ağaç yaşken eğilir: Ağaca daha yaşken istenilen şekil verilebildiği gibi çocuk terbiyesinede küçük yaşta başlanmalıdır.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler: Hakkını aramayan,aramasını bilmeyen kimsenin işi görülmez.
Ak akçe kara gün içindir: Kazancımızın bir kısmını,kötü günlerin gelebileceği düşünerek,saklamalıyız.
Akıl akıldan üstündür: Önemli konularda başkalarının düşüncelerini sormakta yarar vardır. Çünkü bizim düşünemediğimizi bir başkası düşünebilir ve bizi aydınlatabilir.
Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır(Deli dostun olacağına akıllı düşmanın olsun: Akılsız kimse dostu için iyilik düşündüğü halde yaptığı işin kötülüğünü bilmeden dostuna zararlı olabilir. Halbuki düşmana karşı tedbirli olduğumuz için,düşman akıllı da olsa,bize zarar veremez.
Akıl para ile satılmaz: Akıl kişilere Allah tarafından,doğumla birlikte bahşedilen bir nimettir. Sonradan kazanılması ya da para ile satın alınması mümkün değildir.
Alet işler el övünür: Bir kimse,ne kadar usta olursa olsun,gerekli aletleri yoksa işinde başarılı olamaz.
Altının kıymetini sarraf bilir: Bir şeyin değerini ancak o konudaki uzmanlar bilir.
Alışmış,kudurmuştan beterdir: Herhangi bir şeye alışan kişi,bu alışkanlığından kolayca vazgeçemez.
Altın pas tutmaz: şerefli,temiz insana hiç kimse leke süremez.
Arı,bal alacak çiçeği bilir: ışini bilen kimse,nereye başvuracağını,istediğinin nereden gerçekleşeceğini bilir.
Ateş düştüğü yeri yakar: Bir acıyı,onu çekenden başkası tam anlayamaz,ya da aynı ölçüde üzülemez.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz: Küçük de olsa kimi belirtiler önemli olayların habercisidir.
Ava giden avlanır: Başkasına zarar vermek için yola çıkan kişi,kendi yaşamını da tehlikeye atmış olur.
Ayağını yorganına göre uzat: ınsan giderini gelirine göre uydurmalı,gelirinden fazlasını harcamamalıdır.
Aç,elini kora sokar(Aç köpek fırın deler): Aç insan yiyeceğini bulmak için her türlü tehlikeye hazırdır.
Açık yaraya tuz ekilmez: Yeni acısı bulunan kimsenin üzüntüsü bazı söz ve davranışlarla arttırılmamalıdır.
Açılan solar ağlayan güler: Hiçbir durum olduğu gibi kalmaz,tersine döner. Üzüntüler mutluluğa,mutluluklar üzüntüye...
Adama dayanma ölür,ağaca dayanma kurur: Hiçbir destek sürekli olmaz,bunun için insan yapacağı işte başkalarının desteğine güvenmemeli,yalnız kendi gücüne dayanmalıdır.
Adamın yere bakanından,suyun sessiz akanından kork: Düşünce ve duygularını açıkça söylemeyen insan,yavaş akan suya benzer,derin ve tehlikelidir.
Ağacın kurdu içinde olur: Bir toplumu yıkan öğeler sinsi sinsi içerden çalışırlar.
Ağaç,meyvesi olunca başını aşağı salar: Faydalı eser veren erdemli ve bilgili insanlar,kimseye yüksekten bakmaz,alçak gönüllü olurlar.
Akacak kan damarda durmaz: Kişi,bir zarara uğrayacağını bile bile,bir işin üstüne gidiyorsa,artık bundan zarar görmesi kaçınılmazdır.
Akan su yosun tutmaz: Çalışan kimse daima yararlı işler yapar,tembel tembel oturan iş yapma yeteneğini kaybeder.
Akıl kişiye sermayedir: Bütün işlerde en büyük etken akıldır.
Akıl için yol birdir: Bütün sorunların çözümünde doğruyu bulmak için bir tek yol vardır. Diğer yollar insanı yanlış sonuca götürür.
Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını beğenmiş: ınsan daima kendi düşünce ve davranışlarını üstün görür.
Akıl yaşta değil baştadır: Yaşlı insanlar her zaman çok akıllı olmayabilir ve doğruyu düşünmeyebilir. Gençler, bazen yaşlılardan daha iyi düşünebilir, daha doğru kararlar alabilirler.
B
Baba eder oğul öder(Baba koruk yer,oğlunun dişi kamaşır): Babanın yaptığı kötü işin sıkıntısını oğlu çeker.
Baba malı tez tükenir,evlat gerek kazana(Hazıra dağ dayanmaz): Baba malına güvenip çalışmamak,para kazanmamak yanlıştır. Çünkü hazır bir gün tükeniverir. Baba malının kıymeti de bilinmez. Bunun için en doğru olan;herkesin çalışıp alın teriyle kazanmasıdır.
Babanın sanatı oğula mirastır: Baba mesleği genellikle çocuklarınca sürdürülür. Buda onlar için atalarından kalan bir mal,mülk gibi miras sayılır.
Baba oğluna bir bağ bağışlamış,oğul babaya bir salkım üzüm vermemiş: Babalar çocukları için büyük özveride bulunup her şeyi yaparlar ama çocuklar babaları için küçük fedakarlık bile yapmazlar. Babanın kıymetini bilmez,ona gereken değeri vermezler.
Babasından mal kalan merteği içinden bitmiş sanır: Kendi emeği ile çalışıp kazanarak değil de babadan miras yoluyla mal ve servet elde edenler,bu mal ve servetin ne güçlüklerle kazanıldığını bilmezler. Buna gereken değeri de vermez,savurganlık yaparlar.
Baca eğride olsa duman doğru çıkar: Doğuştan doğru ve dürüst bir kişiliğe sahip insanlar,sonradan ne kadar kötü ve bozuk bir ortama girseler de,doğruluk ve dürüstlüklerini kaybetmezler.
Bağa bak üzüm olsun,yemeye yüzün olsun: Bir kişi istediği şeyi elde etmek için üstüne düşeni yapmalı,fedakarlıktan kaçınmamalıdır. Hazıra konarsa istemeye yüzü de olmayacaktır.
Bağ bayırda,tarla çayırda: Her şey kendisi için iyi olan ortamda verimli olur ve yetişir. Değişik ortamlarda istenen verim ve kalite sağlanamaz.
Baht(akıl)olmayınca başta,ne kuruda biter ne yaşta: Bir insan,talihsiz ve akılsız olursa bütün işleri ters gider ve hiç olumlu sonuç alamaz.
C
Cahile söz(laf) anlatmak,deveye hendek atlatmaktan zordur: Bilgisiz ve anlayışsız insanlara bir şeyler anlatıp öğretmek çok zordur.
Cahilin dostluğundan alimin düşmanlığı yeğdir(Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır): Görgüsüz ve cahil dostumuz olacağına,bilgili,zeki ve anlayışlı düşmanımızın olması daha iyidir. Hiç olmazsa ona bir şey anlatıp düşmanlıktan vazgeçirebiliriz. Ama cahil insana hiçbir şey anlatılıp,öğretilemez.
Cambaz ipte,balık dipde gerek: Herkes işinin gereğini yapmalı ve başka işlerle uğraşıp karışmamalıdır. Ancak kendi konusunda bilgili olanlar,kendi alanıyla ilgili işlerde başarılı ve verimli sonuç alabilir.
Cemaat ne kadar çok olsa,imam gene bildiğini okur: Bir toplulukta istek ve eğilimler ne olursa olsun,o topluluğun başındaki kişi yine de bildiği gibi ve kendi isteğine göre davranır. Çevrenin hiçbir etkisi olmaz. Çünkü söz sahibi ancak baştaki kişidir,onun dediği olur.
Cana geleceğine mala gelsin: Bir kişinin başına kötü bir şey,kaza,felaket ya da zarar gelecekse,canına geleceğine,mal ve eşyasına,parasına gelmesi daha iyidir. Çünkü;can gitti mi gelmez ya da zarar görürse çabuk iyileşmez. Ancak mal,zarar görse de,can sağlığı oldu mu,tekrar çalışıp kazanılabilir.
Can boğazdan gelir: Kişinin sağlığı,iyi beslenmesine bağlıdır. Sağlıklı ve kuvvetli olmak için,beslenmeye iyi dikkat edilmelidir.
Can,bostanda bitmez: ınsan,canının değerini bilmeli ve onu yıpratmamalıdır. Canını her türlü tehlikeden koruma
D
Dağ başında duman eksik olmaz: Toplumda, yüksek makamda olan kişilerle zenginlerin üzüntüleri, sıkıntıları, dertleri hiç eksilmez, zaman zaman da artar.
Dağ dağa kavuşmaz,insan insana kavuşur: Birbirini çok seven dostlar,arkadaşlar ayrılmak zorunda kalsalar da bir gün gelir tekrar kavuşurlar.
Damlaya damlaya göl olur: Küçük şeyler önemsizdir, diyerek azımsamak doğru değildir. Küçük şeyler bir araya toplanınca büyük bir varlık meydana gelir.
Davacın kadı olursa yardımcın Allah olsun: ışlenen suç, sizi yargılayacak kişiye karşı ise işiniz çok zordur.
Dağ başına kış gelir, insanın başına iş gelir: Dağ başında sürekli kış olduğu gibi, insanoğlunun da hayatında acı ve mutsuz günler,değişik sıkıntılar olabilir.
Davetsiz gelen döşeksiz oturur: Çağrılmadığı yere gidenler, orada yeterince ağırlanmayı da beklememelidir.
Deli deliden,imam ölüden hoşlanır: Toplum içinde yaşayan insanlar kendi dengi olan insanlarla konuşmaktan, kendine çıkar sağlayacak kişilerden hoşlanır.
Deliye her gün bayram: Deli, düşünmekten, ileriyi görmekten, etrafı ile bilinçli bir şekilde ilgilenmekten mahrum olduğu için, günleri dertsiz, sıkıntısız, üzüntüsüz geçer.
Demir tavında dövülür: Her işin yapılmasının en uygun zamanını bilmek ve kollamak lazımdır. Aksi halde yapılacak işte hatalar olması kaçınılmaz olur.
Doğru söz acıdır: Karşısındakinin yanlışlarını onun yüzüne vuranın sözü karşısındakine acı gelir.
Dost için çiğ tavuk yenir: Gerçek dostluk en sıkıntılı zamanlarda olur. ınsan dostu için her türlü sıkıntıya katlanır, her türlü fedakarlıkta bulunur.
Dostun attığı taş baş yarmaz: ınsanın dostu, kendisi hakkında, her ne kadar istemediği sözleri konuşsa, hareketleri yapsa da, bunun kendi iyiliği için olduğunu bilir ve üzülmez, gönül koymaz.
E
Ecel geldi cihane,baş ağrısı bahane: Kişinin çok önceden yazılmış bir alın yazısı vardır. Bunu değiştirmek elinde değildir.
Ecele çare olmaz: Hayatta her işin çaresi bulunabilir. ıçine düşülen durum umutsuzluğa sebep vermemelidir. Bir tek ölümün çaresi yoktur.
Eden bulur,inleyen ölür: Başkasına kötülük eden kimse en sonunda yaptıklarının cezasını çekecektir.
Eğri oturalım doğru konuşalım: Tavır ve hareketlerin doğru olması,kişiyi toplumda belli bir yere getirir. Doğruluktan ayrılmamak gerekir.
Ek tohumun hasını,çekme yiyecek yasını: Bir işten iyi sonuç almak isteyen kişi,temelini de sağlam atmalıdır.
Ekmek çiğnemeyince yutulmaz: Başlanılan bir işten çok iyi bir sonuç alınmak isteniyorsa gerekli olan çalışma yapılmalı,zahmete katlanılmalıdır.
El atına binen tez iner: Çalışmalarımızın başarılmasında araç ve gereçlerin bizim olmasının büyük önemi vardır.
El el üstünde olur,ev ev üstünde olmaz: Yaşamımızda birbirinin yanında bulunup uyum sağlayan pek çok şey vardır. Bu varlıklar birbirini tamamlayarak bütünü oluştururlar. Ancak iki ailenin bir evde oturması,pek çok sıkıntıya neden olması demektir.
El için kuyu kazan evvela kendi düşer: El,yani başkası için kötülükler yapmayı düşünen kimselerin başına önce bu kötülükler gelir.
El ile gelen düğün bayram: Toplumda yaşayan bir kimsenin başına sıkıntılar gelebilir. Bu,kişiyi üzüp rahatsız etmemelidir.
El mi yaman,bey mi yaman: Cemiyetlerde her zaman gücün o toplumu oluşturan bireylerde olması gerekir. Zaman zaman el değiştiren bu güç,soylu kişilere bile geçse sonunda muhakkak halka dönecektir,dönmesi gerekir.
F
Fakirlik ayıp değil tembellik ayıp: Yoksul olmak ve çalıştığı halde az para kazanmak utanılacak bir şey değildir. Fakat,tembellik sebebiyle çalışmamaktan dolayı yoksul olmak ve zenginde olsa çalışmamak utanılması gereken bir şeydir.
Fare çıktığı deliği bilir: Gizli bir iş yapmak için girişimde bulunan kimse yakalandığında ne yapacağını bilir ve kendini ele vermez.
Faydasız baş mezara yaraşır: Hayatta olan kişi çalışıp bir işe yaramalıdır. Çalışmıyorsa ve faydalı değilse,ölü insan gibidir.
Fazla mal göz çıkarmaz: Fazla mal kişiye zarar vermez. Bu nedenle fazla malın saklanmasında hiçbir sakınca yoktur. ıleride ihtiyaç duyulduğunda rahatça kullanılabilir.
Felek kimine kavun yedirir kimine kelek: Hayatta bazı insanlar mutlu,bazı insanlarsa ne kadar istemelerde,ne kadar uğraşsalar da mutsuzdurlar.
Fırsat her vakit ele geçmez: Bir insanın eline fırsatlar her zaman geçmeyebilir. Bu nedenle eldeki fırsatı iyi değerlendirmelidir.
Fukaranın düşkünü,beyaz giyer kış günü: Elinde imkan varken iyi giyinen kişi,imkan gittikten sonra kötü giyinmeye başlar. Vaktiyle toplumda değerli olan kişi itibarını ve zenginliğini kaybedince herkesin yadırgadığı ve alay ettiği işler yapar.
Fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar: Yoksul insanların şansı az olur. Öyle ki,elinde çok parası bile olsa,zengine göre daha az gelir getirir.
G
Gambaz olmasa tilki pazarda gezer: Gizli ve sakıncalı iş yapanlar,şikayet edilip yakalanacaklarından korkmasalar,hiç utanıp sıkılmadan bu işleri açıktan yaparlar.
Garibe bir selam, bin altın değer: Yabancı bir yerde yalnız olan kimseye karşı gösterilecek küçük bir ilgi ve hatır sorma,onun için en büyük zenginlik,iyilik ve sevinç kaynağıdır.
Garip kuşun yuvasını Allah yapar: Garip ve yoksul insanlara Allah daima yardım eder,onları çaresiz bırakmaz.
Gavura kızıp oruç yenmez: Bizimle ilgili olmayan herhangi bir söz ve davranışa aldanıp kızarak çok önemli işlerimizi aksatıp yapmamak yanlıştır.
Geç olsun da güç olmasın: Amaçlarımıza ve istediklerimize kavuşmak zor ve hiç olmamaktansa geç olması önemli değildir. Önemli olan amacımızın gerçekleşmesidir.
Gelene git denilmez: Kendiliğinden gelen güzel şeyler geri çevrilmez ve kabul edilir. Kendiliğinden gelen misafir de geri gönderilmez.
Gelen geçer, konan göçer: Dünyada hiçbir şey aynı kalmaz. Her şey sık sık değişir. ınsanlar da bazen mutlu, bazen de mutsuz olabilirler. Hiçbir insan dünyada ebedi değildir. Bir gün mutlaka ölecektir.
Gelen gidene rahmet okutur(Gelen gideni aratır): Beğenmediğimiz kişiler işten çıktıktan sonra, yeni gelen kişi eskisinden daha kötü olur ve eskisini arar duruma geliriz.
Gem almayan atın ölümü yakındır: Dik başlı, şımarık ve hırçın kişilerin davranışlarının cezasını çekmeleri mutlaktır. Bu davranışlarının cezasını mutlaka görürler.
Gemisini kurtaran kaptandır: Çalışkan ve yetenekli insan en zor durumda ve karışık bir ortamda bütün güçlükleri yenerek işini başarıyla sonuçlandırabilir. Herkes zor durumlarda kendi başının çaresine bakar, başkalarıyla ilgilenmez.
Gençliğin kıymeti ihtiyarlıkta bilinir: ınsan gençliğinde zamanını iyi değerlendiremez. Yaşlanınca bunun farkına varır ve üzülür, pişman olur. Fakat artık yapacak hiçbir şeyi yoktur. Giden gençliği geri gelmeyecektir. Sağlık için de aynı şey geçerlidir. ınsan sağlığının kıymetini hastalanınca daha iyi anlar.
H
Haberi verenden alan uz gerek: Bir kişi sonucunu bilmediği haberi ve sözü sadece anlatır. Bu haberden ve sözden bir sonuç çıkarmak dinleyenin mantığına bağlıdır.
Haklı söz haksızı Bağdat'tan çevirir: Doğru ve inandırıcı söz, yanlış yolda çok ileri gitmiş kişiyi bile düzeltebilir.
Hak yerde kalmaz: Bir insanın hakkı çiğnenemez. Er geç mutlaka emeğinin karşılığını alır.
Hak yerini bulur: Bir anlaşmazlığı her zaman haklı olanlar kazanır. Bu, gecikse bile suçluların cezalandırılması ve haklıya hakkının verilmesi gerçekleşecektir.
Hal halin yoldaşıdır: Aynı durumdaki insanlar birbirlerinin halinden daha iyi anlarlar ve birbirlerine daha çok yardımcı olabilirler.
Hamala semeri yük olmaz: Bir insanın kendi yaptığı iş ve aldığı sorumluluk ağır gelmez. Çünkü o insan bundan bir yarar sağlayacaktır.
Hamama giren terler: Bir işin yapılması sıkıntı ve fedakarlık gerektiriyorsa ve o iş kesin yapılacaksa bu sıkıntı ve fedakarlığa katlanmak gerek.
Harman döğen öküzün ağzı bağlanmaz: Hizmetinden yararlandığımız kişilerin, bize kazandırdıklarından faydalanmasına izin vermeliyiz.
Harman yel ile düğün el ile: Her işin yapılması bir takım şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Bu şartlar oluşmadan o işi yapamayız.
Hasta ol benim için öleyim senin için: Bir kişi kendisi için iyilik yapıp fedakarlıkta bulunan kimseye, zamanı gelince daha büyük iyilik ve yardım yapar.
Hastalık sağlık hepsi bizim için: ınsanlar için sağlık kadar hastalık da olağan bir şeydir. Bu nedenle hastalanmadan tedbir almalı ve sağlığımıza dikkat etmeliyiz. Hastalanınca da üzülmemeli, moralimizi yüksek tutarak çaresini aramalıyız.
I
Irmak kenarına çeşme yapılmaz: Aynısından var olan bir şeyden veya aynı işi yapan bir kişinin bulunduğu bir yerde, gereksiz yere iş kurmak ve o şeyi bulundurmak, boşuna yorulmaktır.
Irmaktan geçerken at değiştirilmez: Bir işi yaparken, kullanılan yöntemden başka bir yönteme geçmek veya işin başında bulunan kişiyi değiştirmek daha büyük başarısızlıklara neden olur.
Isıracak it dişini göstermez: Kötülük yapacak olan kişiler, bunu önceden hiç belli etmez ve gizlice yaparlar.
Isıramadığın eli öp başına koy: Yenemediğimiz düşmana hoş görünerek, kötülüklerinden kendimizi korumalı ve tedbirli olmalıyız.
Isırgan ile taharet olmaz: ıyi bir iş yaparken kötü ve zararlı araçlar kullanılmaz. Kötü kişilerden iyilik yapmaları beklenmemelidir.
Isırgan, ocağında biter: Kötü ve saldırgan insanlar, kötü ve saldırgan bir çevreden yetişir.
Islanmışın yağmurdan kokusu olmaz: Önceden belli şeylerden zarar görenler, aynı şeylerin tekrar kendilerine zarar vermelerinden korkmazlar. Çünkü alışmışlardır.
Işığını akşamdan önce yakan, sabaha çırasında yağ bulamaz: Bir şeyi gereksiz yere çok israf edip savurganlık yapanlar, gerektiğinde kullanacak hiçbir şey bulamaz ve yoksulluk içinde büyük sıkıntı çeker.
Irak yerin haberini kervan getirir: Uzak yerlerle ilgili haberleşme ve iletişimi, bir aracı kullanarak sağlayabiliriz.
ı
ıki arslan bir posta sığmaz: Bir ülke ve toplumda iki kişi lider olmaz. Olursa, ikisi sürekli kavgalıdır ve birisi diğerini ortadan kaldırır.
ıki at bir kazığa bağlanmaz: Başına buyruk, sorumsuzca yaşamak isteyen iki kişi, aynı işte birlikte çalıştırılamaz, aralarında anlaşmazlık çıkar ve birbirlerini yok etmeye çalışırlar.
ıki baş bir kazanda kaynamaz: Düşünce ve kişilikleri ayrı olan iki insan, bir arada yaşayamaz ve birlikte bir iş üzerinde anlaşamazlar.
ıki cambaz bir ipte oynamaz: Kurnaz ve hileci iki insan, aynı ortamda ve aynı işlerde birbirleriyle anlaşamaz ve birisi diğerini aldatarak bir tek kendisi önder olmak ister. Bunun için de her türlü yola başvuracağından, her ikisi açısından da tehlikelidir. Çünkü birisi mutlaka zararlı çıkacaktır.
K
Kabul olmayacak duaya amin denmez: Olmayacak bir işe girişmek veya destek vermek boşuna bir uğraştır. Bile bile, böyle bir iş yapılmamalıdır.
Kanaat gibi devlet olmaz: Elindekilerle yetinmesini bilen kişi, yokluk ve darlık çekmez, bunlarla mutlu olur.
Kaçan balık büyük olur: ınsan, elden kaçırdığı küçük bir fırsatı gözünde büyütür; onun çok önemli olduğunu söyler durur.
Kara haber tez duyulur: Ölüm ,kaza, felaket gibi haberler, ilgili kimselerin kulağına çabuk yetişir.
Kaynayan kazan kapak tutmaz: ıçin için büyüyen bir olay, bir duygu, çok geçmeden patlak verir, duyulur.
Kaza geliyorum demez: Kaza, beklenmedik zamanda ansızın olur. Olacağı bilinse önceden tedbir alınır.
Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez: Büyük çıkar sağlanan yerden ufak tefek fedakarlıklar esirgenmemelidir.
Kedi, uzanamadığı ciğere pis der: Kişi, elde edemediği bir şeyi istemiyormuş, beğenmiyormuş gibi görünür.
Kel ilaç bulsa başına sürer: Kendi derdine çare bulamayan kişiden, aynı durumda olan başkası yardım beklememelidir.
Kel ölür sırma saçlı olur: Kişi, elinden giden önemsiz, kusurlu bir şeyi çok önemli, çok güzelmiş gibi anlatır.
Kendi düşen ağlamaz: Yalnış davranışı yüzünden zarara uğrayan kimsenin, bu durumdan yakınmaya hakkı yoktur.
Keskin sirke küpüne zarar: Çok öfkeli kişi, kendi sağlığını bozar, vücudunu yıpratır ve işlerini alt üst eder.
Kılıç kınını kesmez: Sert ve aşırı davranışlı kişilerin yakınlarına zararı dokunmaz.
Kır atın yanında duran ya huyundan, ya suyundan: Kişi, kiminle arkadaşlık ederse ondan etkilenir, huy kapar.
L
Laf lafı açar: Bir kimse çok fazla konuşursa, söylemek istemediği konulara da girerek yanlış davranışta bulunabilir.
Lafla peynir gemisi yürümez: Çok konuşup atıp tutarak yapılması gereken işler başarılamaz. Başarmak için o işle uğraşmak ve çalışmak, yorulmak gerekir.
Laf torbaya girmez: Ağızdan çıkan bir söz artık geriye çevrilemez ve gizli kalacak bir şeyse açığa çıkmış olur. Herkes onu bilir. Karşımızdakini üzücü bir söz ise, sonradan pişman olmak ve keşke söylemeseydim demek işin sonunu değiştirmez. Bu nedenle konuşmadan önce sözün doğuracağı sonuçları iyi hesap etmek gerekir.
Latife latif gerek: şakalar, kırıcı ve üzücü olmamalı, ince ve hoşa giden şakalar yapılmalıdır.
Leyleğin ömrü laklaka ile geçer: Saf ve tembel, konuşan insanların zamanı, gevezelikle ve boş konuşmakla geçer. Hiçbir işe yaramaz.
Lodosun gözü yaşlı olur: Lodos rüzgarı yağmur yağdırır.
Lokma çiğnenmeden yutulmaz: Her işin bir zorluğu vardır. Bu zorluklara katlanmadan, hiçbir iş başarılıp verimli sonuç alınamaz.
Lokma karın doyurmaz, şefkat arttırır: Bir kimseye verilen küçük hediyeler ve ziyafetler, o kişinin ihtiyacını karşılamak için değil, aradaki sevgi ve saygı bağlarını güçlendirmek içindir.
M
Mahkeme kadıya mülk değil: Hiçbir insan çalıştığı resmi kurumda ölene kadar kalmaz. Bir süre sonra bu işe başka insanlar getirilir ve kendisi ayrılır.
Mal insana hem dost hem düşmandır: Kişiye rahat bir yaşantı sağladığı için, malı dost sayılır. Fakat malına göz dikenler çok olacağından ve kişiyi kötü yollara düşürebileceğinden zararlı ve düşman olabilir.
Mal canı kazanmaz, can malı kazanır: ınsan. para ve mal sağlamak için, çok zengin olmak için, fazla çalışıp, canını tehlikeye ve sıkıntıya atmamalıdır. Sağlığına dikkat etmelidir. Sağlıklı olan kişi bir gün zengin olabilir ama sağlığı bozulursa yeniden sağlığına kavuşmak para ve mülk ile mümkün olmayabilir. Sağlığını korumak içinde malını harcamaktan kaçmamalıdır.
Mal canın yongasıdır: Mal, canın bir parçasıdır. Malına zarar gelen bir kimse, canından bir parça koparılmış gibi üzülür ve dertlenir.
Malı mala, canı cana ölçmeli: Bizim malımız ve canımız ne kadar değerli ve zarar gelmesini istemiyorsak, başkalarınınkini de öyle değerli görüp, zarar gelmesini istememeli ve zarar vermemeliyiz.
Malın iyisi boğazdan geçer: Kazanılan mal kullanılır ve işe yararsa, sahibince yenilebilirse bir değeri vardır. Hiçbir işe yaramıyor ve bir köşede saklanıyorsa, o malın bir değeri yoktur.
Mart ayı dert ayı: Mart ayında havalar sık sık değiştiğinden, insan çok çabuk hastalanır. Bu ayda insan kendini daha iyi korumalı ve sağlığı için daha dikkatli davranıp tedbirini almalıdır.
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yatırır: Mart ayında soğuklar çok sert olur. Odun ve kömürde azaldığından, evde ne bulunursa yakılmaya çalışılır.
Maşa varken elini ateşe sokma: Başkasına yaptırılabilecek tehlikeli işlere insan kendisi girmemelidir. Çok zarar görebilir ve pişman olabilir.
Mayasız yoğurt tutmaz: Çok para ve mal kazanabilmek için, bir şeyler elde etmek için, mutlaka az da olsa elimizde sermaye, mal olmalıdır.
N
Namazda meyli olmayanın kulağı ezanda olmaz: Bir insan yapmak istemediği işlerin ayrıntısıyla ilgilenmez ve bunlara fazla önem vermez.
Nasihat istersen tembele iş buyur: Tembel bir insana iş yaptırmaya çalıştığınızda yapmak istemez ve bizedeğişik yollar göstererek akıl öğretir.
Ne dilersen eşine o gelir başına: Bir kimse yakın dostları hakkında nasıl düşünürse, kendisi de bu düşündüğü gibi olur. Düşüncesi iyi ise iyi olarak, kötü ise kötü olarak karşılık görür.
Ne ekersen onu biçersin (Herkes ektiğini biçer): Bir kişi ne yaparsa bir gün bu yaptıklarının karşılığını görür. ıyilik yaparsa iyilik, kötülük yaparsa kötülük bulur. Ne kadar çalışırsa bu çalıştığının karşılığını alır.
Ne oldum dememeli ne olacağım demeli: Bir kişi içinde bulunduğu durumun sürekli aynı kalacağını düşünerek varlığına (zenginliğine) güvenmemeli, başkalarına hor bakıp, onları küçümsememelidir. ıleride kendisi de yoksul duruma düşebilir ve başkaları da onunla alay edebilir. Sağlığına da güvenip tedbirsiz davranmamalı, iyi beslenip mevsimine göre giyinerek soğuktan ve sıcaktan kendisini korumalıdır.
Nerde birlik orda dirlik: Aralarında düşünce birliği olup aynı duyguları paylaşan kişiler ve toplumlar daha rahat, huzurlu, birlik ve beraberlik içinde yaşarlar.
Nerde hareket orda bereket: Sürekli çalışılan yerde başarı, verim ve bereket çok olur, sıkıntı çekilmez.
Neren ağrırsa canın orada: Bir insanın rahatsızlığı ve hastalığı bedeninin neresinde olursa, ağrıyan yeri neresiyse, canıda orada kendini gösterir.
Ne verirsen elinle o gider seninle: Bu dünyada yoksullara ve ihtiyarlara, ihtiyacı olan insanlara yardım ve iyilik yapanlar, öbür dünyada (ahirette), bu iyiliklerinin karşılıklarını görürler.
Ne yavuz ol asıl, ne yavaş ol basıl: Ceza görecek şekilde çok aşırı ve saldırgan olmamalı, saldırgan davranışlara karşı da yenik düşecek şekilde yumuşak olmamalıdır.
Niyet hayır akıbet hayır: ıyi niyetle yapılan işin sonu hayırlı olur. Başarılı ve verimli sonuçlar alınır.
O
Olacakla öleceğe çare bulunmaz : ınsanın kaderinde var olan şeyler önlenemez. Ölümün de çaresi yoktur. Herkes bir gün mutlaka ölecektir.
Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar : Bir kişi zenginse istediği gibi yaşar, zenginliğin keyfini çıkarır. Fakat fakir ise, fakirliğin acısını sürekli çeker.
Ortak atın beli sakat olur : Her ortak, ortak maldan daha fazla yararlanmaya çalışacağı için bu mal çok çabuk yıpranır ve zarar görür.
Ot kökü üstünde biter : Bir çocuk, ailesinin genel durumu ve öğretmenlerinin davranışlarına uygun olarak, çevrenin de etkisiyle büyüyerek yetişir.
Otu çek köküne bak : Bir kişinin karakterini, duygu ve düşüncelerini doğru olarak öğrenmek için, o kişinin soyuna ve sülalesine bakmak gerekir.
Otuz iki dişten çıkan otuz iki mahalleye yayılır : Ağızdan çıkan bir söz, başkalarınca duyulur ve onlar tarafından da söylenerek her tarafa yayılır.
Ö
Ödünç güle güle gider, ağlaya ağlaya gelir : Ödünç verilen bir şey, önce her iki tarafı memnun eder, daha sonra geri istenildiğinde, iki tarafın arası bozulur. Çünkü ödünç verilen şey ya hiç alınamaz ya da yıpranmış olarak alınır.
P
Paça ıslanmadan balık tutulmaz : Hiç bir zaman zahmet çekilmeden ve fedakarlıkta buklunmadan bir şeye sahip olunamaz.
Para dediğin el kiri : Para fazla saklanamaz ve bir süre sonra harcanarak kullanmak zorunda kalınır.
Para ile imanın kimde olduğu bilinmez : Para ve iman herkese açıkça gösterilmez ve belli edilmez. Bu nedenle kimin ne kadar zengin ya da yoksul olduğu, kimin iyi ya da kötü olduğu anlaşılamaz.
.
R
Rağbet, güzel ile zenginedir : Güzel veya zengin olanlar her zaman ilgi görür, itibar edilir.
Rahat ararsan mezarda : Dünyada sıkıntısız ve tam olarak mutlu olmak mümkün değildir. Bazen mutlu bazen mutsuz olunabilir. Ancak ölünce bu dünyanın işinden gücünden ve zahmetlerinden kurtulmak mümkündür.
Rüşvet kapıdan girince insaf bacadan çıkar : Bir işde rüşvet alınıp veriliyorsa, adalet ve hak aranmamış olur. Yetkili insan, rüşvet verenden yana karar verir ve rüşvet veren kazançlı şıkarak haksızlık yapılmış olur.
S
. Sabır acıdır meyvesi tatlı : Her türlü zorluğa ve sıkıntıya karşı sabretmek çok güçtür ama sabrın sonunda da güzel sonuçlar vardır.
Sabırla, koruk helva olur, dut yaprağı atlas : Sabretmesini bilen insan, çok zor ve yapılamayacak gibi görünen işlerde bile başarılı olur. Ortaya çok güzel bir sonuç çıkar.
Sabreden derviş muradına ermiş: Bir işin gerçekleşmesi ve başarıya ulaşması çok zaman alabilir, çok zor gibi görünebilir. Ancak, sabredip azimle çalışan ve gayret eden kişi hedefine ulaşarak başarılı olur.
T
Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz: Tarlasını sürmeyen, çapalamayan, gübrelemeyen, ondan ürün bekleyemez. Bir işte çalışmayan kişi de o işten bir karşılık ve mükafat almaz.
Taş düştüğü yerde ağırdır (Taş yerinde ağırdır): Kişinin değerini en iyi bilenler, kendi çevresinde bulunanlardır. Onun için hatırı daha çok kendi çevresinde sayılır. Bir felaket ve zarar da kime gelmişse, onu üzer, başkaları fazla üzülüp etkilenmezler
U
Ucuz alan pahalı alır: Ucuz mal kötü maldır. Çabucak yıpranır ve kullanılamaz duruma gelir, yenisini almak gerekir. Bundan dolayı daha pahalıya mal olur.
Ucuzdur vardır illeti, pahalıdır vardır hikmeti: Bir mal ucuz ise, bu malın bir takım çürükleri, kaba, kullanışsız ve modası geçmişlik gibi veya bol bulunan bir şey olması söz konusudur. Pahalı olan bir malın ise sağlamlık, kullanış kolaylığı, yeni çıkmış olam ve az bulunma gibi nitelikleri olabilir. Alışverişte bütün bunlar gözönünde bulundurulmalıdır.
V
Vakit nakittir: Zaman para kadar değerlidir. Boşa geçen zamanlar, bir daha ele geçmemek üzere yitirilen bir hazinedir. Bunun için, zaman boşa harcanmamalı ve gereği gibi değerlendirilmelidir.
Vakitsiz öten horozun başı kesilir: Her söz yerinde ve zamanında söylenmelidir. Yeri ve zamanı iyi belirlenmeden konuşulan bir söz, büyük zararlara yol açabilir. Bu nedenle de uygun olmayan yer ve zamanda akla geleni söyleyen kişiler cezalandırılır.
Y
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar: Yalan söylemeye alışmış kimselerin yalanları günün birinde elbetteki ortaya çıkar.
Yalnız öküz çifte koşulmaz: ıki kişiyle yapılması gereken işler bir kişiyle yapılmak istenirse başarı sağlanmaz.
Yerin kulağı var: ıki kişi arasında konuşulan bir konu gizli olsa bile çevrede duyulabilir. Bu nedenle sır verilecek kimsenin ve yerin iyi seçilmesi gerekir.
Z
Zahmetsiz lokma yenmez: Boş durana kimse yardım etmez. Bir şey vermez. Sıkıntı çekilmeden, uğraşılmadan güzel sonuç elde edilemez.
Zararın neresinden dönersek kardır: Sürüp giden zararlı bir işten ne denli erken vazgeçersek daha sonra uğrayacağımız zararı o kadar azaltmış oluruz.
Zenginin malı züğürtün çenesini yorar: Zengin kimselerin malları, züğürt kimselerin sohbetlerinin konusu olur.
Zorla güzellik olmaz: Bir kimseye iyi, doğru ve güzel olmayan bir şeyi, zorla iyidir, doğrudur ve güzeldir diye kabul ettirmenin imkanı yoktur.
Zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günü: Eskiden güçlü ve paralı oldukları zamanlarda kibar ve zevkli giyinen insanlar, fakir düştüklerinde artık modaya ve mevsime uyarak giyinemezler.
Zora dağlar dayanmaz: Zor kullanan, baskı yapan kişilere, çok güçlü sanılan kimseler bile boyun eğerle
ındirmek için Ek'e Bakaınız....
Ekli dosyalar
-
86 KB Görüntüleme: 109
-
46 KB Görüntüleme: 112
-
72.5 KB Görüntüleme: 120