Metro Turizm'in sahibi Galip Öztürk hakkında 145 yıla varan hapis cezası talebiyle açılan dava ardından Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Abdülkerim Melek'in istifası, hükümet tarafında yeni istifaları gündeme getirecek mi?
"Başbakanlığa uzanan istifa, Kabineye uzanır mı?".
Bu soruyu, Cafesiyaset yazarı Hasan Kemal, Rotahaber için yazdı. Hasan Kemal yazısında yaptığı tespitlerle epey gündem oluşturacağa benziyor:
“Üç 'y' ile mücadele edeceğiz. Nedir onlar? Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar…” Başbakan Erdoğan’a ait bu söz, 14 Ağustos 2001’de Ak Parti’nin kuruluşunun yapıldığı salonda yankılanıyordu.
Ak Parti, Türk halkının tepkisini çeken maddeleri tespit etmiş ve onu böyle akıllarda kalacak şekilde, hem de Erbakan ve Demirel usulüyle “3 y” diye formüle ederek adlandırmıştı.
Halk, yoksulluktan bezmişti. Yoksulluk öyle bir hal almıştı ki, 9 milyona yakın yeşil kartlı vardı. ınsanları bezdiren bir şeyi kaldırmayı vaat etmek seçmeni etkilerdi. Tespit güzel…
Diğer “y” ise yolsuzluk. Ak Parti kurulduğu dönemde devletin her noktasında müthiş bir kirlilik kendini gösteriyordu. Millet, “devlete işim düşmesin” diye dua eder hale gelmişti.
En büyük korkuyu iş dünyası ve yatırım yapmayı planlayanlar yaşıyordu. Çünkü rüşvet vermeden neredeyse bir evrakın devlet kademelerinde ilerlemesi mümkün değildi. ış dünyası bu durumdan bizar olduğu için yeni kurulan Ak Parti’ye destek verdi. “Yolsuzlukla mücadele” etsin istedi.
Ve diğer“y”… yasaklar… özellikle muhafazakar camia yasaklar yüzünden devletle arasına mesafe koymuştu. Başörtü yasak, sakal yasak, devlet dairesinde namaz yasak, dine ait çağrışımlar yasak, ifade özgürlüğü yasak, simgeler yasak… Sol liberal kesimle muhafazakar kesim “yasaklar kalkacak” söyleminden etkilendi. Kendini Ak partide ifade etti.
Ve sonra seçimler…
Ak Parti tek başına iktidara geldi…
Bugün diğer “y”lerle ilgilenmeyeceğiz… ılgi alanımıza giren tek “y” var…
Kısaltılmışını nasıl okuyorsunuz “y”… uzun okuyun “ye”
ışte uzun kısa fark etmez nerden nasıl okursanız okuyun, memleketi “yiyen” bu“y”i yazacağız bugün…
_________________________________________________
Önce bir haberden yola çıkalım… Haberi okudunuz, okumadıysanız kısaltıp vereyim.
Başbakanlık'ta Müsteşar Yardımcısı Abdülkerim Emek, Metro Turizm'in sahibi Galip Öztürk'ün de yargılandığı davadaki suçlamalar nedeniyle görevinden istifa etti.
Emek'in, Galip Öztürk soruşturmasında suç örgütü oluşturmakla suçlandığı ve hakkında 4.5 yıla kadar hapis cezası istendiği, ıddianamede hakkında 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen Emek, 59 numaralı sanık olarak yer alıyor.
ıstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş tarafından Metro Turizm'in sahibi işadamı Galip Öztürk ve Başbakanlık Müşteşar Yardımcısı Abdülkerim Emek'in de aralarında bulunduğu 70 şüpheli hakkında çıkar amaçlı suç örgütü oluşturmak suçlamasıyla hazırlanan 377 sayfalık iddianame, ıstanbul Bölge 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 2 gün önce kabul edildi. ıddianemede Galip Öztürk'ün 55 yıldan 145 yıla kadar, Abdülkerim Emek'in ise 1.5 yıldan 4.5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor. Emek iddianamede, 59 numaralı sanık olarak yer alıyor.
Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Emek, örgüte yardımla, örgüt yöneticilerinin talimatlarını yerine getirmek, örgütün haksız çıkar elde etmesi için yardımcı olmakla suçlanıyor. Abdülkerim Emek'e yönelik suçlamalar arasında gelişmelerden örgüt yöneticilerine bilgi vermek, çıkar amaçlı örgütün üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım etmek ve örgüt adına faaliyetlerde bulunmak da bulunuyor.Emek'in, SPK üye ve 2. başkanlığı sırasında SPK kararlarını örgüt lehine etkilediği de yer alıyor.
___________________________________________
şimdi mahkeme sürüyor ama, ortada fiili durum var…
Galip Öztürkdenilen adam tutuklanmış, ne yok ki suçlamasında… Çıkar amaçlı örgüt kurmaktan, şantaja, cinayete kadar… Bu adama ait görülen Metro şirketi hakkında dahi iddianamedeki bilgiler bir fecaat. Adam meğer bir başkasına ait şirketi cebren almış da mal sahibi olmuş…
Bu gayr-i ahlaki, gayr-i hukuki durum devam ederken Başbakanlıkta müsteşar yardımcılığı gibi bir makama yükselen, hem de Ak Parti gibi üst düzey bürokrat atanırken kılı kırk yardığı bilinen bir partinin iktidarında Başbakanın yakın mesai arkadaşlığına kadar yükselmiş…
EMEK’ıN REFERANSLARI KıM?
Sormak lazım, referansları kim?
Partiye aday yaparken MıT’ten aday adayları hakkında dosya isteyen Ak Parti, Başbakanlığa üst düzeye atayacağı bir insan hakkında hiç mi soruşturma yapmaz? Hadi alırken yapmadı da, görevdeyken takip de mi etmez?
_________________________________________
Eğer böyle bir dava açılmasaydı beyefendi hakkındaki bu bilgilere de ulaşamayacaktık. Demek ki Başbakanlıkta üst düzeyde görev yapan insanlar, makamlarını, güçlerini belli çıkar grupları için kullanacak, haksız rekabete yol açacak, hakkı olmadığı belgeleri alabilecek, bunu yaparken Başbakanlıkta müsteşar yardımcısı olacak, bu yaptıklarını takip eden bir mekanizma olmayacak?
Vay başımıza gelen…
Allah’tan dava açıldı da öğreniyoruz…
ÖZTÜRK TUTUKLANDIğINDA ıSTıFA EDECEKTıNıZ!
Peki bu beyefendi ne yaptığından habersiz mi? Dava açılıyor, yardımcı olduğu şahıs tutuklanmış, ama iddianame kabul edilince beyefendi lütfedip görevinden ayrılıyor. Hem de “duygusal veda” yapıyor… “hakkımdaki iddialardan aklanana dek o makama oturmam” diyerek…
Beyefendi beyefendi, o makam size babanızdan miras değil. Eğer siz gerçekten bu konuda hassasiyet sahibi olsaydınız Galip Öztürk denilen şahıs tutuklandığı gün o makamdan istifa ederdiniz. Belki de bu dönemde savcılığın iddianamesine etki etmeye mi çalışıldı? Diye insanın aklına neler gelmiyor değil…
Hani siz SPK’dan Galip Öztürk için alamayacağı belgeleri haksız, hukuksuz yere verdirmişsiniz ya, bu alışkanlıkla savcının iddianamesine etki etmeyi düşünmüş olabilir misiniz? Eğer daha önce istifa etmiş olsaydınız bu şüpheyi düşünmezdik… Ama şimdi resmen şüpheli durumdasınız…
“Aklanmadan gelmem”demişsiniz…
Galip Öztürk’ü Samsun’da tanımayan var mı? ıstanbul’da tanımayan var mı? Mal varlığını nasıl temin ettiğini bilmeyen var mı? Siz Başbakanlıkta müsteşar yardımcısısınız haberiniz yok öyle mi? Adam mı kandırıyorsunuz?
Peki aklanamazsanız ne olacak? O zaman bu devletten aldığınız maaşlarınızı da iade edip milletten helallik dileyecek misiniz?
Maalesef ki istifanız gecikmiş bir istifadır…
Ancak asıl fecaat bundan sonra başlıyor… Bürokrat gecikmiş de olsa istifa etti… Peki savcının hakkında bilcümle suç isnat ettiği ve kabul ettiği bu adamın ortağı bir siyasetçi olursa ne olacak?
Evet, siz kimden bahsettiğimi anladınız, eminim sayın Başbakan da anlamıştır…
O kişi savcının tutukladığı, sahibi olduğu şirketleri baskıyla, şantajla elde ettiği, cinayete bulaştığını kabul ettiği şahsın bir de resmi iş ortağı var. Samsun Ticaret Odasında kayıt istiyorsunuz internetten “nah” önünüze konuyor belge…
Kim bu şahıs; Ak Parti’nin Samsun Milletvekili, eski Grup Başkanvekili, şimdinin Spor’dan sorumlu bakanı Suat Kılıç…
Neymiş, Galip Öztürk’ün resmi iş ortağı…
Başbakanlıktaki Müsteşar Yardımcısı kendini kurtaramadı, istifayı geç de olsa basıp gitti… şimdi bu istifa sırası Suat Kılıç’ta…
SuatBey, bu dakikadan sonra eğer istifa etmezseniz Ak Parti’nin “yolsuzlukla mücadele” etme iddiasını tamamen boşa çıkartmış olacaksınız.
Bir siyasetçinin mal edinmesinde, iş kurmasında elbette yasal olarak yasaklar yok. Ama o siyasetçi malvarlığını haksız, hukuksuz yerden temin ettiği toplum tarafından bilinen, bugün de hukuk tarafından belgelenen bir adamla iş ortaklığı yapmış olursa o zaman ona düşen sadece istifayı basıp gitmektir.
ıçinizde en ufak Allah korkusu varsa, yetim malına halel getirme endişesi varsa, derhal istifa edin. Bari yarın mahkeme yakanıza yapışmasın.
Başbakan Erdoğan’ın “ekibini koruyan adam” imajını korumayı da bırakması gerekir. Ekibinizi koruyun, ama mücadele ettiğiniz yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla ilgili iddianıza halel getiren olursa onu da feda edin ki, bu halkın size olan itimadı da kırılmasın.
Hasan Kemal
"Başbakanlığa uzanan istifa, Kabineye uzanır mı?".
Bu soruyu, Cafesiyaset yazarı Hasan Kemal, Rotahaber için yazdı. Hasan Kemal yazısında yaptığı tespitlerle epey gündem oluşturacağa benziyor:
“Üç 'y' ile mücadele edeceğiz. Nedir onlar? Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar…” Başbakan Erdoğan’a ait bu söz, 14 Ağustos 2001’de Ak Parti’nin kuruluşunun yapıldığı salonda yankılanıyordu.
Ak Parti, Türk halkının tepkisini çeken maddeleri tespit etmiş ve onu böyle akıllarda kalacak şekilde, hem de Erbakan ve Demirel usulüyle “3 y” diye formüle ederek adlandırmıştı.
Halk, yoksulluktan bezmişti. Yoksulluk öyle bir hal almıştı ki, 9 milyona yakın yeşil kartlı vardı. ınsanları bezdiren bir şeyi kaldırmayı vaat etmek seçmeni etkilerdi. Tespit güzel…
Diğer “y” ise yolsuzluk. Ak Parti kurulduğu dönemde devletin her noktasında müthiş bir kirlilik kendini gösteriyordu. Millet, “devlete işim düşmesin” diye dua eder hale gelmişti.
En büyük korkuyu iş dünyası ve yatırım yapmayı planlayanlar yaşıyordu. Çünkü rüşvet vermeden neredeyse bir evrakın devlet kademelerinde ilerlemesi mümkün değildi. ış dünyası bu durumdan bizar olduğu için yeni kurulan Ak Parti’ye destek verdi. “Yolsuzlukla mücadele” etsin istedi.
Ve diğer“y”… yasaklar… özellikle muhafazakar camia yasaklar yüzünden devletle arasına mesafe koymuştu. Başörtü yasak, sakal yasak, devlet dairesinde namaz yasak, dine ait çağrışımlar yasak, ifade özgürlüğü yasak, simgeler yasak… Sol liberal kesimle muhafazakar kesim “yasaklar kalkacak” söyleminden etkilendi. Kendini Ak partide ifade etti.
Ve sonra seçimler…
Ak Parti tek başına iktidara geldi…
Bugün diğer “y”lerle ilgilenmeyeceğiz… ılgi alanımıza giren tek “y” var…
Kısaltılmışını nasıl okuyorsunuz “y”… uzun okuyun “ye”
ışte uzun kısa fark etmez nerden nasıl okursanız okuyun, memleketi “yiyen” bu“y”i yazacağız bugün…
_________________________________________________
Önce bir haberden yola çıkalım… Haberi okudunuz, okumadıysanız kısaltıp vereyim.
Başbakanlık'ta Müsteşar Yardımcısı Abdülkerim Emek, Metro Turizm'in sahibi Galip Öztürk'ün de yargılandığı davadaki suçlamalar nedeniyle görevinden istifa etti.
Emek'in, Galip Öztürk soruşturmasında suç örgütü oluşturmakla suçlandığı ve hakkında 4.5 yıla kadar hapis cezası istendiği, ıddianamede hakkında 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen Emek, 59 numaralı sanık olarak yer alıyor.
ıstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş tarafından Metro Turizm'in sahibi işadamı Galip Öztürk ve Başbakanlık Müşteşar Yardımcısı Abdülkerim Emek'in de aralarında bulunduğu 70 şüpheli hakkında çıkar amaçlı suç örgütü oluşturmak suçlamasıyla hazırlanan 377 sayfalık iddianame, ıstanbul Bölge 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 2 gün önce kabul edildi. ıddianemede Galip Öztürk'ün 55 yıldan 145 yıla kadar, Abdülkerim Emek'in ise 1.5 yıldan 4.5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor. Emek iddianamede, 59 numaralı sanık olarak yer alıyor.
Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Emek, örgüte yardımla, örgüt yöneticilerinin talimatlarını yerine getirmek, örgütün haksız çıkar elde etmesi için yardımcı olmakla suçlanıyor. Abdülkerim Emek'e yönelik suçlamalar arasında gelişmelerden örgüt yöneticilerine bilgi vermek, çıkar amaçlı örgütün üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım etmek ve örgüt adına faaliyetlerde bulunmak da bulunuyor.Emek'in, SPK üye ve 2. başkanlığı sırasında SPK kararlarını örgüt lehine etkilediği de yer alıyor.
___________________________________________
şimdi mahkeme sürüyor ama, ortada fiili durum var…
Galip Öztürkdenilen adam tutuklanmış, ne yok ki suçlamasında… Çıkar amaçlı örgüt kurmaktan, şantaja, cinayete kadar… Bu adama ait görülen Metro şirketi hakkında dahi iddianamedeki bilgiler bir fecaat. Adam meğer bir başkasına ait şirketi cebren almış da mal sahibi olmuş…
Bu gayr-i ahlaki, gayr-i hukuki durum devam ederken Başbakanlıkta müsteşar yardımcılığı gibi bir makama yükselen, hem de Ak Parti gibi üst düzey bürokrat atanırken kılı kırk yardığı bilinen bir partinin iktidarında Başbakanın yakın mesai arkadaşlığına kadar yükselmiş…
EMEK’ıN REFERANSLARI KıM?
Sormak lazım, referansları kim?
Partiye aday yaparken MıT’ten aday adayları hakkında dosya isteyen Ak Parti, Başbakanlığa üst düzeye atayacağı bir insan hakkında hiç mi soruşturma yapmaz? Hadi alırken yapmadı da, görevdeyken takip de mi etmez?
_________________________________________
Eğer böyle bir dava açılmasaydı beyefendi hakkındaki bu bilgilere de ulaşamayacaktık. Demek ki Başbakanlıkta üst düzeyde görev yapan insanlar, makamlarını, güçlerini belli çıkar grupları için kullanacak, haksız rekabete yol açacak, hakkı olmadığı belgeleri alabilecek, bunu yaparken Başbakanlıkta müsteşar yardımcısı olacak, bu yaptıklarını takip eden bir mekanizma olmayacak?
Vay başımıza gelen…
Allah’tan dava açıldı da öğreniyoruz…
ÖZTÜRK TUTUKLANDIğINDA ıSTıFA EDECEKTıNıZ!
Peki bu beyefendi ne yaptığından habersiz mi? Dava açılıyor, yardımcı olduğu şahıs tutuklanmış, ama iddianame kabul edilince beyefendi lütfedip görevinden ayrılıyor. Hem de “duygusal veda” yapıyor… “hakkımdaki iddialardan aklanana dek o makama oturmam” diyerek…
Beyefendi beyefendi, o makam size babanızdan miras değil. Eğer siz gerçekten bu konuda hassasiyet sahibi olsaydınız Galip Öztürk denilen şahıs tutuklandığı gün o makamdan istifa ederdiniz. Belki de bu dönemde savcılığın iddianamesine etki etmeye mi çalışıldı? Diye insanın aklına neler gelmiyor değil…
Hani siz SPK’dan Galip Öztürk için alamayacağı belgeleri haksız, hukuksuz yere verdirmişsiniz ya, bu alışkanlıkla savcının iddianamesine etki etmeyi düşünmüş olabilir misiniz? Eğer daha önce istifa etmiş olsaydınız bu şüpheyi düşünmezdik… Ama şimdi resmen şüpheli durumdasınız…
“Aklanmadan gelmem”demişsiniz…
Galip Öztürk’ü Samsun’da tanımayan var mı? ıstanbul’da tanımayan var mı? Mal varlığını nasıl temin ettiğini bilmeyen var mı? Siz Başbakanlıkta müsteşar yardımcısısınız haberiniz yok öyle mi? Adam mı kandırıyorsunuz?
Peki aklanamazsanız ne olacak? O zaman bu devletten aldığınız maaşlarınızı da iade edip milletten helallik dileyecek misiniz?
Maalesef ki istifanız gecikmiş bir istifadır…
Ancak asıl fecaat bundan sonra başlıyor… Bürokrat gecikmiş de olsa istifa etti… Peki savcının hakkında bilcümle suç isnat ettiği ve kabul ettiği bu adamın ortağı bir siyasetçi olursa ne olacak?
Evet, siz kimden bahsettiğimi anladınız, eminim sayın Başbakan da anlamıştır…
O kişi savcının tutukladığı, sahibi olduğu şirketleri baskıyla, şantajla elde ettiği, cinayete bulaştığını kabul ettiği şahsın bir de resmi iş ortağı var. Samsun Ticaret Odasında kayıt istiyorsunuz internetten “nah” önünüze konuyor belge…
Kim bu şahıs; Ak Parti’nin Samsun Milletvekili, eski Grup Başkanvekili, şimdinin Spor’dan sorumlu bakanı Suat Kılıç…
Neymiş, Galip Öztürk’ün resmi iş ortağı…
Başbakanlıktaki Müsteşar Yardımcısı kendini kurtaramadı, istifayı geç de olsa basıp gitti… şimdi bu istifa sırası Suat Kılıç’ta…
SuatBey, bu dakikadan sonra eğer istifa etmezseniz Ak Parti’nin “yolsuzlukla mücadele” etme iddiasını tamamen boşa çıkartmış olacaksınız.
Bir siyasetçinin mal edinmesinde, iş kurmasında elbette yasal olarak yasaklar yok. Ama o siyasetçi malvarlığını haksız, hukuksuz yerden temin ettiği toplum tarafından bilinen, bugün de hukuk tarafından belgelenen bir adamla iş ortaklığı yapmış olursa o zaman ona düşen sadece istifayı basıp gitmektir.
ıçinizde en ufak Allah korkusu varsa, yetim malına halel getirme endişesi varsa, derhal istifa edin. Bari yarın mahkeme yakanıza yapışmasın.
Başbakan Erdoğan’ın “ekibini koruyan adam” imajını korumayı da bırakması gerekir. Ekibinizi koruyun, ama mücadele ettiğiniz yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla ilgili iddianıza halel getiren olursa onu da feda edin ki, bu halkın size olan itimadı da kırılmasın.
Hasan Kemal