"ş" Harfiyle Başlayan Deyimler ve Açıklamaları Anlamları

Dilek şirikçi

Yönetim Ekibi
"ş" Harfiyle Başlayan Deyimler ve Açıklamaları Anlamları

şad olmak: Sevinmek, mutlu olmak."Seni gördük, şad olduk."

şafak atmak: Aniden önemli bir durumla karşı karşıya kaldığını anlamak, bu sebeple tedirgin olmak."Onu yanımdan kovunca bende şafak attı."

şafak sökmek: Güneşin doğmaya başlamasıyla gece karınlığının yavaş yavaş kaybolup ortalık aydınlanmaya başlamak."şafak sökmeye başlayınca yola çıkmaya karar verdiler."

şaha kalkmak: 1. Atın ön ayaklarını yerden kesip arka ayakları üstünde yerde durması. 2. Coşmak, kükremek, baş kaldırmak."Azgın at şaha kalkarak binicisini sırtından yere attı."

şaka gibi gelmek: Bir türlü inanamamak."Bütün olup bitenler şaka gibi geliyordu onlara."

şaka götürmemek: 1. şakadan hoşlanmamak. 2. Bir iş ya da durum dikkatsizliğe, önemsenmemeye gelmemek."Bu iş şaka götürmez beyler, dikkat edin!"

şaka kaldırmak: Kendisine yapılan şakalara katlanmak, dayanmak.

şaka maka (derken): "Ciddiye almıyor, ağırlığını duymuyor, gerektiği gibi önemsemiyorduk ama sonunda gerçekten önem vermemiz gerektiği ortaya çıktı" anlamında kullanılır.

şakası yok: 1. Tehlikeli. 2. (O) hatır gönül tanımaz, gerekeni yapar, ciddi bakar olaya."şakası yok bu adamın, hemen buradan gidelim."

şakaya getirmek: 1. Oldukça önemli, ciddi bir şeyi açıktan söylemeyip şaka yollu söylemek. 2. Önemli bir meseleyi şaka yaparak geçiştirmek."ışi şakaya getirip unutturmaya kalkma emi!"

şakaya vurmak: Ciddî bir söz ve davranışı şaka yoluyla geçiştirmek.

şamar oğlanı: Herkesin hıncını aldığı, dövdüğü, çattığı, söylendiği kimse."Yeter artık, şamar oğlanı olmaktan kurtar kendini!"

şamata koparmak: Gürültü, patırtı yapmak.

şapa oturmak: Güç bir duruma düşmek, çıkmaza girmek."şimdi şapa oturduk işte, yardım alacak kimse de yok ortalıkta."

şart koşmak: Bir işin yapılmasını önceden bir şarta bağlamak."Para almadan, vermeyeceğini şart koş ona."

şeref vermek: Onurlandırmak, yapıp ettikleriyle övünç kaynağı olmak.

şerefini korumak: Onurunu, kişiliğini gözetmek.

şeşi beş görmek: Yanlış görmek, görüşünde aldanmak."şeşi beş gördüm her hâlde."

şeyhin kerameti kendinden menkul: Çok büyük işler yaptığını belirtiyor ama bunu doğrulayacak ne kanıt ne de kimse var ortalıkta.

şeytana uymak: Dinin emirleri dışına çıkmak, haram olan işlere bulaşmak, doğru yoldan ayrılmak."şeytana uyup da tekrar mumara başlayacak diye korkuyorum."

şeytan diyor ki!: "ıçimden şu kötü işi yap, doğru yoldan ayrıl eğilimi geçip duruyor" anlamında kullanılır."şeytan diyor ki git şunu bir güzel döv."

şeytan dürtmek: Durup dururken uygunsuz, kötü bir davranışta bulunmak."Güzel güzel oynarken arkadaşına vurup kaçtı, şeytan dürttü her hâlde."

şeytan görsün yüzünü: "Onunla hiç görüşmek, bir arada bulunmak istemiyorum" anlamında kullanılır.

şeytanın art bacağı: Çok afacan ve yaramaz (çocuk).

şeytanın ayağını kırmak: 1. Aksiliği, uğursuzluğu yenmek. 2. Herhangi bir sebepten ötürü yapamadığı bir şey yapmak."Haydi, şu şeytanın bacağını kır da bize gel."

şeytan kulağına kurşun: ıyi bir durumdan, işten gidişten söz ederken "Aman nazar değmesin, Allah kötülerin şerrinden korusun, şeytandan uzak bulundursun." anlamında kullanılır.

şeytanın yattığı yeri bilmek: Çok kurnaz ve açıkgöz olmak; bilinmesi, hatırlanması güç şeyleri bilmek; pek çok şeyden haberdar olmak."O ne tilkidir bilemezsin, şeytanın yattığı yeri bile bilir."

şıp diye geçmek: Ansızın, birdenbire geçmek.

şifayı bulmak (veya kapmak): Hastalanmak."Burnum akıyor, yine şifayı kapacağız desene."

şimdiden tezi yok: Hemen, hiç durmadan, hiç vakit kaybetmeden."şimdiden tezi yok, ne yapılacaksa yapılmalıdır."

şimşekleri üzerine çekmek: Söz ve davranışlarıyla çevresindekileri kızdırmak; rahatsız etmek; sert eleştirilerine, saldırılarına hedef ve neden olmak."Boşu boşuna şimşekleri üzerine çektin."

şirazesinden çıkmak: Bozulmak, çığırından çıkmak, düzenini yitirmek.

şom ağızlı: Hemen her olayı kötüye yoran, kötü şeyler olacağını söyleyen, ileri sürdüğü ihtimallerin gerçekleşmesinden korkulan kimse."Milleti korkutup durma, kapa şu şom ağzını da rahatlayalım."

şöyle bir: Üstünkörü, gelişigüzel, üzerinde durmayarak."şöyle bir baktım vitrindeki elbiselere"

şöyle böyle: 1. Ne iyi ne kötü, orta derecede. 2. Hemen hemen, aşağı yukarı, yaklaşık olarak."şöyle böyle üç yıl oldu onunla görüşemedik."

şundan bundan: Belli belirsiz, önemsiz şeyler."Eh işte, şundan bundan konuşup durduk."

şunu bunu bilmemek: ıtiraz dinlememek, mazeret kabul etmemek, bahane istememek."şunu bunu bilmem, yarın akşam sizi bekliyoruz."

şunun şurası: Küçümseme, azımsama, yakın bir yer belirtmek istendiğinde kullanılır."şunun şurası on adımlık yer, gelmeyecek misin?"

şüphe kurdu: Kişinin içini kemiren, onu tedirgin eden kuşku."Onu arkadaşlarıyla birlikte gönderdim ama yine de içimi bir şüphe kurdu kemirip duruyor.
 
kampanyalar | replika saat | replika saat | ajans pr | ixfy.net | sözlük | sektörel haberler | Türkiye'nin en güncel ekonomi ve finans sitesi altin.us ile güncel altın fiyatlarını, dolar kuru ve euro kurunu takip edebileceğiniz gibi yatırım tavsiyeleri ile bankaların güncel kredi ve mevduat faiz oranlarını takip edebileceğiniz sitemizde altın fiyatları ya da dolar kuru takip sayfalarını takibe alabilirsiniz.

Instagram mavi tik almak artık daha kolay. Instagram / Facebook Account Verification, Instagram hesap onayı için sizin adınıza çalışmalarınızı yapıyoruz. Siz de güvenli bir şekilde instagram hesap onaylayan ajans arayışı içindeyseniz bizimle iletişim kurabilirsiniz. Mavitik.net sayfasından detaylı bilgileri edinebilirsiniz. 

Üst