Alman, ıtalyan ve Temel oturmuşlar, ülkelerinin en görkemli şeyleri üzerine tartışıyorlarmış...
“Biz öyle bir gökdelen yaptık ki” demiş Alman; “En üst katı bulutlardan göremezsiniz...”
“Bizde öyle bir çan kulesi var ki” demiş ıtalyan, “ınsan aşağıdan çan seslerini duyamıyor...”
“Bizde öyle bir burun var ki” diye kesmiş Temel, “Üzerinde yedi karga rahatça tüneyebiliyor...”
Alman ile ıtalyan utanmışlar ve biraz abarttıklarını itiraf etmişler...
“Yani” demiş Alman, “Güzel havalarda en üst katı aşağıdan görmek mümkün olabiliyor biraz...”
“Doğrusu” demiş ıtalyan, “Rüzgâr doğru yönden eserse, çan sesleri aşağıdan duyulabiliyor...”
“Aslında” demiş Temel, “ıtiraf edeyim ki yedinci karga tek ayağı ile tüneyebiliyor...”
“Biz öyle bir gökdelen yaptık ki” demiş Alman; “En üst katı bulutlardan göremezsiniz...”
“Bizde öyle bir çan kulesi var ki” demiş ıtalyan, “ınsan aşağıdan çan seslerini duyamıyor...”
“Bizde öyle bir burun var ki” diye kesmiş Temel, “Üzerinde yedi karga rahatça tüneyebiliyor...”
Alman ile ıtalyan utanmışlar ve biraz abarttıklarını itiraf etmişler...
“Yani” demiş Alman, “Güzel havalarda en üst katı aşağıdan görmek mümkün olabiliyor biraz...”
“Doğrusu” demiş ıtalyan, “Rüzgâr doğru yönden eserse, çan sesleri aşağıdan duyulabiliyor...”
“Aslında” demiş Temel, “ıtiraf edeyim ki yedinci karga tek ayağı ile tüneyebiliyor...”